uvercianka

öyle bir âşığım, öyle bir âşığım ki; ancak 
          	fuzûli şairin yüreği böyle aşkla çarpabilmiştir.

uvercianka

korkutma beni. bu yaşlı, başsız, kelli, felsiz hâlimle. gereğinden ziyade güzelsin zaten, aklımı çelme. takma fikrime aksak ritimler. o havaya ayarlı değil bu yelken, bu gemiler. kimin rastlantısı benim başıma geldi, bilinmez. ummandır ıslak aksak girilmez. kapma kutusunu cahil ömrümün, açılır da içinden boş bir hayal çıkar, seçilmez. daha bu yağış bir şey değil, sen bir de acıklı halimi gör. ürkünden derin soyulur, farkına varmazsın. suda balık nasıl aymayı bilmez, su da balık da, hangi denizin neresindedir ayırmaz. böyle bir sevmek vardır ve birçok er mektubunda görülmüştür. yok, kadınlara aşık olanların işidir şiir. kirlidir yakası gömleklerinin, boyuna boyna fular papyon istemez. şairin boğazı darboğazdır, boğazın en inceldiği yerden solur. gülme üstüme, kaçacak yerim yok. gelme yareme, yarın veya başka seyir. tarih tevellüt, iklim, cetvel yok. saçlarında bulunabilir	bazı kayıp kentlerin yakışıklı cesetleri.	bir ağıta asılı kalır, infaz gibi acılı çağların. yeri geldi diye ağlıyorum, yoksa hiç aklımda yoktu. gidenler gelirler her gece yalnızlığıma, halleşir vedalaşırız. bir merhaba saflığında kalanlarda kalmış ya aklı gidenlerin, hep eski haberler arıyorlar, günlük taze gazetelerde ve yalanlar kalanlara kalıyor. nasılsa gidenler gerçeğin olduğu yerde. sebebim sensin, bu mürekkep balığı, bu bukalemun, bu kalem, yokluğun. her şeyi sorduğum hayat, beni rahat bırak! her evin kilerinde toz içinde kitabı, ölülerle konuşma sanatının grev var ansiklopedilerin bazı sayfalarında. süresiz olarak açıklamıyorlar bazı ideolojileri. sözlüklerin bazı sapa harflerinde işi yavaşlatma eylemi, beş saati buluyor, anlamak bir sözün etnik kökenini. bütün bunların sebebi sensin, asla hatırlanmayacak bir rüyanın ortasında, elinde derin bir uyku kokusu.

uvercianka

seni böyle seversem asarlar beni. bir deniz fenerinin söndüğünü görürsün, evlerine kapanır gemiler, sis basar bütün limanları. seni böyle sevdiğimi bilemezler. bilseler de bilemezler. ay batar, gün doğar, yer oynar yerinden; duyamazlar.. seni böyle sevdiğimi bilseler, asarlar beni. yokluğunu anlatırlar önce bir güzel, dudaklarım çatlayınca susuzluğuna. sabah beş buçukta ipe çekerler. seni böyle sevdiğimi bilemezler. bilseler de bilemezler. ay batar, gün doğar, yer oynar yerinden; duyamazlar.

uvercianka

bir sürü şey yazmak istedim, parmaklarımın titreyişinden utandım. bir sürü şey söylemek istedim, sesimin kısığından tiksindim. sonra oturdum kaç hıçkırıkta nefesimin kesileceğini hesapladım. bak, tam bu kadarmışım.