Rosaland-

Bir gün Ay, Tüm ihtişamıyla parlarken gökte, Güneş ona aşık oluveriyor. Onun şekline, parlaklığına, şekline hayran oluveriyor. "Ben.." diyor Güneş "Ben Ay'a aşığım." Sonra Ay'ın yanına gitmek istediğinde gece bitiyor ve Ay ortalıktan kayboluyor. Güneş hüzünlü, ama vazgeçmiyor. Sonraki gün yine Ay'ın peşinden gitmek istediğinde Ay ortadan kayboluyor. Bu döngü günlerce hatta aylarca devam ediyor. Çünkü Ay ile Güneş asla aynı gökyüzünde olamaz. Güneş bunu geç fark ediyor ve Ay'ın peşini bırakıyor. Ne kadar bıraksada peşini kalbi bırakmıyor ve "Bu imkansız.. Ben onunla beraber olamam. Evrene aykırı!" diyerek kendini avutmaya çalışıyor. O yüzden hep uzaktan izlemeye başlıyor. Yine Ay'ını uzaktan izlerken, birde ne görsün? Ay yanındaki ufak yıldıza aşık oluvermiş, onunla gülüp eğleniyor. Dünya Güneş'in acısıyla kavruluyor o an" Bitti."diyor Güneş. Ama bitmiyor işte. Sonra kendini " O mutlu olsun yeter." derken buluveriyor. Öyle işte. Güneş ve Ay'ın yanyana olmaları imkansız ama aşkları imkansız değil asla.