trewag
– abimi özlüyorum mirza. içim sıkılıyor yine elimde bavulla yurdun karşısında dururken. adım atıp atmamak benim seçimim, ardıma dönersem yolumun sonu köhne sokak, ileriye adımlarsam gözlerimi dolduracak abimin kokusu. sersemleşmiş, takıla takıla ilerleyen adımlarım sonunda kapıya varmış, içimde ki sıkıntı biraz daha büyüyüp beni ağlatacaktı. oldukça büyük ve geniş yurda baktım, o koca camlara ve sarkmış gence. karanlıktan seçilmese de parmakları arasına sıkıştırdığı izmarit ve savrulan küllere dikkat kesildim. 'içeri gir' dedi, kalın sesiyle. kehribar gözleri, keskin bakışları ve koyu gür saçları beyaz tenine meydan okuyordu. düz şekli burnundan çıkan duman kalın dudakları arasında sıkışmış dalı çekiştiriyor, bir an evvel sonunu getirmek için zehirliyor gibiydi. gözlerimi esir aldı, gözleri beni diplere götürdü; abime. burnumun direği sızlarken kapıyı araladım, sıcağın bedenimi sarışı ve mistik koku... abim buralardan geçmişti.
trewag
vakit hızlıydı, kayıtlar ve görüşmeler yapılmış yatakhane ye gelmiştim. ince bir tişört geçirip abimin yeşil çizgili pijamasını giydim, belime olmasa da. onun yatağına, onun yastığına sarıldım sıkıca. gözlerimden boşanan yaşlara engel olamazken sızlayan yüreğimle ona olan özlemimi anlattım. biraz zaman geçti, sıcak soğuğa, soğuk sıcağa evrilirken uyku bedenime uğradığı bir vakitte üzerimde ki yorgan sıyrıldı. sıcak bir nefes hissediyorken bedenini bedenime saran iri bedenin kolları arasımdaydım. sigaraya karışmış dal kokusuyla camda gördüğüm genç olduğunu anladım. onu abimin yanında görüyordum, her an yanındaydı ama adını hiç sor- "mirza" dedi kulağıma doğru sıcak nefesini vererek. bedenimi saran titreşimle kendimi bedenine yasladım. ağlamayla karışık kısık sesimle ' abimi özlüyorum mirza.' dedim. o kadar bitmiştim ki neden yanımdasın bile diyemiyordum ona. 'bende özlüyorum, abisinin emaneti. bende özlüyorum onu, her şeyini.' bedenime saplanan sancılara yenik düşen gözlerim son demlerini yaşarken mirzanın "iyi uykular minik ceylan" dediğini duydum.
•
Reply