oysa, hepsiyle tek tek ne kadar ilgiliydim. insanlar benim için soyut kavramlar değildi. birlikte bulunduğum sırada onlar için ayrı ayrı birşeyler yapmak isteği ve bunun imkânsızlığı beni sarıyordu. hangi birine yetişecektim? her biri, bir öncekinden o kadar farklı bir davranış istiyordu ki. ben, gene hepsine yetişmeye hazırdım. fakat, birinin yardımına koşmak, onun düşüncelerini paylaşmak bir öncekine ihanet olacaktı. bu nedenle çekingen davranıyordum. aslında her gördüğüm insana kapılıyordum. hemen onun gibi olmak, ona bütün varlığımı sunmak ve onun bütün varlığını içime almak istiyordum. her an değişmeye hazırdım. bu isteklerle ancak bir kişinin yaşantısına katılabilirdim bütün ömrümce. buna da razıydım. bunu da istemediler benden. her türlü alçalmayı göze almıştım onlar için: her biriyle, ondan öncekilerin bütününü bir yana bırakacak kadar yoğun bir yaşantıya girdim. belki de kendi isteklerini çok ciddiye almıyorlardı; benim, bu isteklere verdiğim önemi, onlar vermiyordu. neden?