uçurumun kenarındayken tuttun elimi ama diğer elinle ittin beni , ilk güvenim, sonra midemdeki kelebekler , en son ben öldüm yavaş yavaş. ama ölmedi içimdeki hisler, bir müddet belkide asla unutamayacağım o duygular. çünkü sen elimi tutunca uçurumun kenarına gelme nedenimi unuttum ben , sen elimi tutunca hayata tutundum ben. belkide konu zaman ve mekan değildi?.. belkide gözlerindi asıl konu. değil bedenimin kalbimin bile titremesine neden olan gözlerin , sonra da ölmeme neden olan gözlerin. ellerini tutarken bir umut vardı içimde , diğer elinle iterken bile , uçurumdan düştükten sonra bile o eli ellerimde hissettim , inanmak istemedim beni iten elin sana ait olduğuna ve sonunda inandım bu gerçekliğe. sen elimi tutarken hissettim cenneti , ellerin ellerimde olduğu her an , gözlerin gözlerimde olduğu her an hissettim cenneti. gözlerin cennetin en güzel çiçekleriydi benim için. seninleyken, bu dünyadayken , dünyamlayken yaşıyordum cenneti. gerçeklikler uçurumundan düşene kadar , cismime bir zarar gelmese bile ruhumun paramparça olduğu o ana kadar hissetmiştim seni -cennetimi-.
şimdi ölüden başka bir şey değilim ben , ne dünyamlayım , ne de dünyam var. kim olduğum , ne olduğumu , ne için var olduğumu , nerede olduğumu bilmiyorum ama burası cehennemin kahrolası ateşinden daha sıcak, soğuğundan daha soğuk. rüzgar esmiyor ama içim titriyor bu gün , ateş yanmıyor ama içim yanıyor bu gün. içimde bir yerlerde kalbimde ,ruhumda taşıyorum seni. bir daha senin olmayacağını, senin olamayacağımı bile bile isimsiz her yerde arıyorum seni.