cvgarett

Bir şeyler kopuyor içimde. Kapıyı çalıyorsun, gidersin zaten diye açmıyorum. Yine kendi kendime kalıyorum.. oysa ne kadar denesem de zihnimde yalnız kalamıyorum. O beni rahatsız ediyor rüyalarımda, oysa rüyalarıma senin gelmeni istiyordum. Eğer gelseydin beni rahatsız etmene bile razıydım. Sen beyazın en sarhoş halisin. Uyuşturucu misali, bağımlıyım sana. Vücudumu kötü etkiliyorsun.. benim için iyi değilsin. Yine de vücudumun ihtiyacı var. sayıklıyorsun, gözlerim birden açılıyor.. sana bakıyorum ama karşımda sen değilde duvar var. Gözlerimi ovuşturuyorum ve sana sesleniyorum. Siyah? Dizlerim beni taşıyamayacak hale gelene kadar yoruyorum onları, siyah. Sayıklıyorum öylece. Siyah ruhumu ele geçiriyor? Ben senin beyazında kaybolmak isterken Tanrı bana siyahı yolluyor. Ellerimi açıyorum Tanrıya, belki son defa. Böyle konuşma üzüyorsun beni diyorsun, umurumda olmadığı için ağlıyorum sadece. Sana ağlanmaz ama arlanmazım ben. Ellerimi kubbe yapılı bebek mermerine bastırıyor ve sıkıyorum avuçlarımda, biraz sonra ise elimin uyuşuk hissi beynime çakıyor. Böyle olmamalıydı bizim hikayemiz diyorum, gülüyorsun. Zihnimde yankılanıyor sesin, bizim bir hikayemiz olmadı ki. Ağlıyorum yeniden, bana kalmış son göz yaşları.. gideceğim merak etme. Sonsuza kadar asılı kalacağım lavanta bahçesinde, gerçi senin gözünde yalancıydım ben. Buna da inanmazsın şimdi. Ah unutmuşum, hiç inanmadın zaten. Dudaklarımı ısırıyordum, gerçekler acıtır diye fısıldadın. Bir gözyaşı daha düştü ve bıraktı beni tenimle baş başa. 

cvgarett

keşke’lerde saklı her şey,                              
          bir o kadar acı ve bir o kadar düş. zaman avuçlarımızdan kayıp gitmeseydi, avuçlarımız birbirine kenetlenseydi.  
          herkes intiharını izlerken gökteki yıldızların,         
          biz sonsuzluklarina baksaydık. yüreğine kelebekler      
          konsaydı, anlasaydın beni.
          
          

cvgarett

Ben bitmiştim çoktan, ama gece hâlâ devam ediyordu siyahlığına. Gözümden düşen kaçıncı göz yaşıydı bu? Saymadım. Geleceğim dedin, bana süre verdin. Yine saymadım. Senin gelmeyeceğini biliyordum çünkü, yıldızların altında uçsuz bucaksız karanlığı izlerken göğüs kafesimde oluşan boşluğu yok saydım. Neden? Ağzımdan çıkan tek sözdü, acınası.
          Yıllar önce sana mutluluğun tarifini sormuştum.