pheulia

bir süre önce burada yazıyorken aldığım nefesleri düşünüp, aranızda, sizinle aynı duyguları paylaşarak yaşıyor olduğum o döneme hasret doldum. kim bilir ne kadar vakit geçmiştir aradan ben buraya uğramayalı. yokluğumda da güzel şekilde andığınız, panomu es geçmeyip ardınızda bırakmadığınız ve böylelikle de yüzümü gülümsettiğiniz her an için teşekkür ederim. :)
          	elimde kalan bir kısımdan bahsediyordum sürekli. birçoğunuz da okumak istediğinizi bana söylemiştiniz gerek mesajlarda, gerek yayınlarda. o metnin bir başınalığı bana da biraz yük gibi geliyordu doğrusu. bu sebeple paylaşmak istedim. önceki kısımlara nazaran biraz daha uzun olduğu için de bu şekilde yayımlamak daha doğru ve içten göründü gözüme. daha fazla ertelemeyip bugün bu bahsi kapatmış bulundum. 
          	ileride umarım başka kurgularla, bambaşka hikâyelerle yeniden bir araya geliriz. inanın o anı iple çekiyorum. 
          	her birinizi öpüyorum doyasıya, iyi geceler, tatlı rüyalar :)

e4th7ar

Bir şey söyleyeceğim bu yazarlar gidiyor ya hani bazıları açıklama yaparak bazıları da aniden kitapları yarım bırakıp gidiyor biz onların hesaplarına girip bakıyoruz yazıyoruz falan ama belki onlar öldü ve bizim hiç haberimiz olmadı .(Zırlamaca )

_kthviolet

@ e4th7ar  tiéla yaşıyor ama Instagram ve substack da aktif
Reply

quotaess

Toprağın içinde gezinen yara bere dolu parmağımı avucuma doğru büktüm. Ellerime bulaşan nemli kahverengi, Taehyung'un git gide eskiyen teninden bana bıraktığı armağandı, dudaklarımın arasına, tadını alır ve bundan böyle esirgediği tüm sevgi sözcüklerini duyar gibi toprağı iliştirdim. Bir kolum, boylu boyunca yanına serildiğim mezarın üzerine uzandı, en son aklımda kalan soğuğundan eser yoktu, geceleri bir kentin tüm sokakları, bir sokağın tüm evleri, bir evin tüm odaları olan ihtişamlı göğsüne uzandığımın tahayyülüyle sarıldım toprağa. Lakin ne saçlarımı okşadı bir el, ne bakışları gözlerimde doğurdu kısır kadınların çocuklarını, ne de adimin tezahürüyle silah tutan düşmanca bir el devrildi okyanusun ortasına Bir daha gömdüm toprağa yüzümü, Tanrım merhamet eder de, dingin uykusunda huzurla bir olmuş çehresinden kısacık bir kesit görürüm umuduyla gözlerimi yumdum. Karanlıktan ötesiz, sessizlikten başka hiç, bir yokluğun ateşinde yanıp durdum. Bundan böyle Jeongguk şefkate bigāne, yirmi altı yaşında kimsesiz bir oğlan olacak, daha da yaş almayacaktı. Dilim ona söylemeye varmadı, işitecek olursa kaşları eğilirdi, dilimi büktüm, sustum.