Eskiden her sıkıştığımda, kötü hissettiğimde, kalbim duracak gibi olduğunda, ağlayamayacak kadar berabat bir hale geldiğimde direkt the day before'a sarılırdım. Bunu en iyi sen bilir, sen hatırlarsın muni'm. Az ağlamadım, az haykırmadım the day before'un satırlarında. Benim kaçışımdı orası, her cümlesine gözyaşlarımı ektim biliyorsun. Beni yatıştırırdı, sakinleştirirdi, üzerdi. Kendimi jeongguk'la bağdaştırınca, kahrederdi. Her ay uğrardım ve haftalarca etkisinden kurtulamazdım, rahatkattığı gibi tarifsiz de bir acı verirdi. Ama yıllar geçti muni'm. Çok uzun zaman oldu inci taneme uğramayalı. Bu süre zarfında birçok şey yaşadım ve çoğu günün sonunda kütüphanemdeki değerlim the day before ile göz göze geldim. Ama dokunamadım, eskisi gibi hemen ona koşamadım. Açmadım. İlk satırlarından uzak durdum. Lanetim gibiydi. Ama bu gece, bu gece uzun zaman sonra yine 3 sene önceki o çıkılmaz hislerimden ufak bir parça girdi içime. İhtiyaç duydum yeniden sana gelmeyi. Korka korka açtım kitabı, ellerim titredi. Eski cesaretim yoktu. Çünkü yeniden the day before demek, eski gözyaşlarının da kendini hatırlatması ve yenilerinin eklenmesi demekti. Yapamadım, okuyamadım. Sanırım okumamam gerek, bilmiyorum belki de okumalıyım. Yalnızca korkuyorum muni. Yeniden okursam, eskiye döneceğimden. Hatırlarsın her ay usanmadan gelirdim. Acı içindeydim. Yaralarımı kanatıyordum. Bu acınası kişiye dönmek istemiyorum. Fakat bir yandan da the day before ile, jeongguk'um ile baş başa kalmayı özlüyorum. Ve seni muni. Seni de çok özlüyorum.
22.10.22
04.04
Hena.