lmsvty

lmsvty

onu aklımdan çıkaramıyordum. acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. asıl acı kalbi baştan aşağı sancıları boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey...

lmsvty

benden gittiğin zaman.
          gerçekten.
          seni içtenliğinle,
          sevecekler mi sanıyorsun?
          seni, kendince benimseyecekler,
          senin kalbine
          dokuma bilecekler mi sanıyorsun?
          yapma sevgilim...
          yapma
          senin olmayan kalbine,
          dokundum ben...

lmsvty

seni anlayan tek insandan uzak durmak zorunda olmak bir ipe bağlanmayı öğretmek gibi. hani büyük bir kararlılıkla inşa ettiğin o darağacını salıncak yapmaya karar vermiş gibi.

lmsvty

ölümü göze almış gibi öp beni.
Reply

lmsvty

bir bilsen senden önce neler geldi geçti: çığlıklar, kesikler, savaş, pandemi...
Reply

lmsvty

bir şarkı sersek üstüne uzansak, kimseye batmasak. öyle bi' sarılsak kemiklerimiz birbirine kaynasa.
Reply

lmsvty

sen, baharın kışa; kışın bahara hasretini bilir misin adam. sen, sevginin kıymetini, gün batımının acısını bilir misin? gece doğan o ay, her gün yıldızlara ışık saçarken, onlar gibi olamaz diye hasret etmesini bilir misin?
          
          baharın serinliğinin kışın soğuğuna eş olmaması gibiydi o hasret.
          
          onlar, imkansız aşıktı sevgili. senin bana bakışların, benim sana hasretim gibiydi.
          
          dinle adam! dinle beni, bu satırlar aşık birinin değil, bitmiş birinin satırları.
          
          ve, o satırların hepsi sana adanmış.

lmsvty

bugün de bindim vapura korka korka,
          
          hep korkarım gerçi ben, bilirsin sen.
          
          merdivende otururum sadece, ama bugün bir istisna bayım. geçtim en köşeye, koydum dirseklerimi demirlere, bugünde kavuşamadığımız gerçeğini anlattım boğaza karşı.
          
          sen, istanbul'a inanıyor musun? ben inanıyorum sevgilim, çünkü bugün seni anlatırken yağmur yağdı! gök, delinircesine...