kalemciyazar

“Bu yataktan ağır yaralı bir şekilde kalkıp, göreve gittiğim günler çok eskide değil.” 
          	
          	“Şimdi gidemezsin.”
          	
          	Bana geçerli bir sebep sunmazken, kenarda duran gömleği alıp üzerime geçirdim. “Benimle ne işiniz varsa sonra halledersiniz. İnci yanında olmazsam uyuyamıyor.” 
          	
          	“Devrim,” dedi asabi bir tonla. “Şu an çok önemli bir sorunun içindeyiz.” Bakışlarımı yüzüne çevirip, bir boşluk aradım. Zihnimin büyük bir parçası İnci’nin ellerindeyken, endişeye başka bir konuyu ortak edemeyeceğimi ona söylemedim. Söylesem de anlayamazdı.
          	
          	“Önceliğim İnci,” dedim tekrar. Anlamaması dert değildi ama zaman kaybıydı ve benim hasar kontrolü yapmak için cam gibi gözlere bakmam gerekiyordu. 
          	
          	“Seni sahadan alıyoruz,” dedi ellerini yukarı kaldırıp, pes ettiğini gösterirken. “Bilgin dahilinde, bu soruşturmayı yapmak zorundayız.” Ardından öfkeyle Engin abi saçlarını geriye çekti. “Benim de hoşuma gitmiyor, evlat ama kendi kimliğini, bir soruşturmaya engel olmak için kullanmışsın.”
          	
          	Başımı salladım kabul eder gibi. Pişman olduğum bir şey değildi. “Bunu geldiğimde konuşuruz. İnci’yi görmem gerekiyor.” Anahtarı alıp yanından geçmek için adım attığımda, koluma tutundu. 
          	
          	“Gidemezsin, evlat,” dedi yine sıkıntılı bir tonla. “Üstlerin emri böyle. Bu soruşturma gönüllü değil, zorunlu.”
          	
          	Kaşlarımı çatarken, düşünmek için duraksamıştım. “İnci’yi korunaklı eve götürmem gerekiyor. Çıkamıyorsam, Sezgin’le konuşalım, İnci’yi götürsün.” 
          	
          	Yüzüne odaya girdiğinden bu yana belki de en büyük sıkıntısı buymuş gibi bir ifade yerleşirken, “Ne?” dedim bir cevap almak için. Hoşuma gitmemişti. Ne yüzündeki ifade ne de tedirginliği hoşuma gitmemişti. 
          	
          	“Hepsi burada. Soruşturma için hepsini geri çektik.”
          	
          	“Ne yaptınız dedin?!” Kurşun yarasının sızlatmadığı göğsüm, büyük bir darbe almış gibi sızlamaya başladığında, uyandığımdan bu yana ilk kez acıyla kasıldım. “Benim karımı tek başına mı bıraktınız?!”

Sofya1283

@ kalemciyazar  hayır ama yaaaa
Reply

Dnvtpok

@ kalemciyazar  ayy yeni bölüm gelsinnn çok meraklandımm
Reply

AytacMiriyeva

@kalemciyazar bölüm uzun olsun ve mümkünsə çabuk olalım 
Reply

kalemciyazar

“Bu yataktan ağır yaralı bir şekilde kalkıp, göreve gittiğim günler çok eskide değil.” 
          
          “Şimdi gidemezsin.”
          
          Bana geçerli bir sebep sunmazken, kenarda duran gömleği alıp üzerime geçirdim. “Benimle ne işiniz varsa sonra halledersiniz. İnci yanında olmazsam uyuyamıyor.” 
          
          “Devrim,” dedi asabi bir tonla. “Şu an çok önemli bir sorunun içindeyiz.” Bakışlarımı yüzüne çevirip, bir boşluk aradım. Zihnimin büyük bir parçası İnci’nin ellerindeyken, endişeye başka bir konuyu ortak edemeyeceğimi ona söylemedim. Söylesem de anlayamazdı.
          
          “Önceliğim İnci,” dedim tekrar. Anlamaması dert değildi ama zaman kaybıydı ve benim hasar kontrolü yapmak için cam gibi gözlere bakmam gerekiyordu. 
          
          “Seni sahadan alıyoruz,” dedi ellerini yukarı kaldırıp, pes ettiğini gösterirken. “Bilgin dahilinde, bu soruşturmayı yapmak zorundayız.” Ardından öfkeyle Engin abi saçlarını geriye çekti. “Benim de hoşuma gitmiyor, evlat ama kendi kimliğini, bir soruşturmaya engel olmak için kullanmışsın.”
          
          Başımı salladım kabul eder gibi. Pişman olduğum bir şey değildi. “Bunu geldiğimde konuşuruz. İnci’yi görmem gerekiyor.” Anahtarı alıp yanından geçmek için adım attığımda, koluma tutundu. 
          
          “Gidemezsin, evlat,” dedi yine sıkıntılı bir tonla. “Üstlerin emri böyle. Bu soruşturma gönüllü değil, zorunlu.”
          
          Kaşlarımı çatarken, düşünmek için duraksamıştım. “İnci’yi korunaklı eve götürmem gerekiyor. Çıkamıyorsam, Sezgin’le konuşalım, İnci’yi götürsün.” 
          
          Yüzüne odaya girdiğinden bu yana belki de en büyük sıkıntısı buymuş gibi bir ifade yerleşirken, “Ne?” dedim bir cevap almak için. Hoşuma gitmemişti. Ne yüzündeki ifade ne de tedirginliği hoşuma gitmemişti. 
          
          “Hepsi burada. Soruşturma için hepsini geri çektik.”
          
          “Ne yaptınız dedin?!” Kurşun yarasının sızlatmadığı göğsüm, büyük bir darbe almış gibi sızlamaya başladığında, uyandığımdan bu yana ilk kez acıyla kasıldım. “Benim karımı tek başına mı bıraktınız?!”

Sofya1283

@ kalemciyazar  hayır ama yaaaa
Reply

Dnvtpok

@ kalemciyazar  ayy yeni bölüm gelsinnn çok meraklandımm
Reply

AytacMiriyeva

@kalemciyazar bölüm uzun olsun ve mümkünsə çabuk olalım 
Reply