jkforvantae

Şuraya okuduğum ilk LGBT kitabını bırakayım. Yıllar geçmesine rağmen hâlâ çok güzel.. çok özel..
          	https://www.wattpad.com/story/25937365

jkforvantae

Bir kaç saat önce fark ettiğim, ironik bir durumdan bahsedeceğim. Büyük İskender (Aleksandros ho Mégas ), Hefastion aşkını ve islamı içeriyor bu durum. Öncelikle İskender ve Hefastion'un ilişkisine bakalım. İskenderin cinsel yönelimiyle ilgili net kaynaklar yok anladığım kadarıyla ancak bilinen şey İskenderin kadınlarlada ilgilendiği ama erkeklerle daha yoğun bir haz yaşadığı."İskender de Attalos gibiydi, báde içip erkek severdi" haha bu cümlede çok fazla hoşuma gitti.  Hefastionun erkeklerle olan ilişkisiyse gizli değil, yinede hayatının sonuna kadar bir erkekle olmayı düşünmüyor(muş). İskenderin hayatının yazıldığı kaynaklarda bu ikilinin ilişkisi dostça ve güvenilir sırdaşlar olarak geçiyor. Başka kaynaklara baktığımızdaysa ''İskenderin Hefastion'a olan aşkı saray halkı tarafından bilinen açık bir sırdı'' olarak geçiyor. Oliver Stone'un zamanında Türkiyede de vizyona girmiş İskender filminde bu ilişki işlenirken, tam olarak iki aşık olarak bize gösterilmesede ima edilen şey tam olarak bu. Ve iskenderin Hefastion'un ölümüne olan tepkiside ona aşık olduğunu kanıtlar nitelikte bana göre.  Her neyse iskender ve hefastion'un güzel ilişkisine daha sonra uzun bir şekilde değinirim. Şimdi işin 'bana göre' ironik olan tarafına geliyorum. Bazı kişilere göre İskender'in Kur'an'da geçen Zülkarneyn olduğu düşünülüyor. "Allah'ın yardımıyla doğuya ve batıya büyük seferler yaptığı, Ye'cüc ve Me'cüc'ü engellemek için bir set inşa ettiğinden söz edilir. Hangi çağda yaşadığı belirtilmemiştir." Bahsedilen setin "İskender kapısı" olduğunu düşünüyorlar. Bu kapınınsa bir kavmi engellemek amacıyla inşa edildiğini söylüyorlar. Farklı farklı adlandırılmışlar ama Ortaçağ boyunca Vikingler, Hunlar, Hazaralar, Moğollar, Ural-Altay Türkleri ve diğer göçebeler ve hatta İsrail'in kayıp kabileleri Yecüc ve Mecüc olarak tanımlamış bu kabileyi ? 
          
          (Devamı altta)

ReeldeLeblebiTozu

@jkforvantae Bence çok güzel yazmışsın :) çok doğru bir konuya değinmişsin. Ellerine sağlık.
Reply

jkforvantae

@ ReeldeLeblebiTozu  ve beğenmene çok sevindim ಥ_ಥ profesyonel bir yazı gibi değildi sadece keşfettiğim bir şeyi daha çok insanla paylaşmak istedim
Reply

jkforvantae

@ ReeldeLeblebiTozu  evet, evet doğru diyorsun. Lut kavminin helak edilmesinin sebebi senin yazdığın sapkınlıklar vede tecavüzün normal bir şey kabul edilmesi gibi pek çok şeydi. Hatta bir yerde lut kavminin erkeklerinin, şehri ziyarete gelen erkeklere bile tecavüz ettiğide yazıyor. Bence eğer erkek-erkeğe olan ilişkiyle ilgili bir kısım varsa Kur'an'da, bunun gibi tecavüzlerle ilgilidir. 
Reply

jkforvantae

Apollon sağlığın, güneşin, sanatın ve kehanetlerin tanrısıdır. Hyakinthos ise dillere destan güzelliğiyle tanınan bir Sparta prensi. Tanrı Apollon ile çocukluğundan beri tanışan Hyakinthos’un aşkı  karşılıksız değildi. 
          Çocukluk aşkları Apollon ve Hyakinthos bir gün disk talimi yapmaya kırlara giderler. Onlar birbirlerine disk atarken Hyanthos'a hayran olan rüzgar tanrısı Zephiros onların birbiri ile olan ilişkisi karşısında kıskançlıktan deliye döner ve Apollon'un attığı diskin yönünü gönderdiği rüzgarla değiştirir, öfkeyle gönderdiği bu rüzgar diskin yönünü değiştirip güzeller güzeli Hyakinthos'un kafasına çarpar ve aniden yere yığılmasına sebep olur. Apollon’un büyük aşkı Hyakinthos orada akan kanla can verir ve Apollon sevdiği erkeği öldürmenin azabıyla baş başa kalır. Sevgilisinin ölümü karşısında kendini suçlayan tanrı Apollon "Ey sevgili çocuk, madem ki ben seninle mezara, yer altına gelemiyorum, madem ki benim yerim göklerdedir, istiyorum ki seni kendim gibi bir ölümsüz yapayım. Neşeli ve kudretli olduğum zamanlarda görebileyim, ışıklarımla seni okşayayım, koklayayım. Onun için seni çiçek yapacağım ve sen yaşayacaksın. Ben dünyaya yaklaştığım, ilkbahar kara kışı bozguna uğrattığı zaman sen topraktan baş kaldıracak fışkıracaksın" der.
          Rivayete göre sümbül çiçeğinin hikayesi de burada başlamıştır. Sevgilisinin üzüntüsüne dayanamayan Apollon; onun için yere dökülen kanından bir çiçek yaratır. Hatta sümbülün alacalı yapraklarının da Apollon’un gözyaşlarını temsil ettiği söylenir.