ihti-lal

love me forever.

ihti-lal

or not at all
Reply

ihti-lal

çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
          bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi
          çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
          karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
          çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
          acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
          bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
          yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
          bir yağsam pahalıya malolacağım.
          ben bir bodrum kat kızıyım bayım
          yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
          bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
          fakat korkuyorum. birazdan da
          kırk üç numara ayakkabılarınızla
          bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
          bu iyi olmaz bayım!
          

ihti-lal

büyük gemiler de yok artık bayım
            büyük yelkenler de
            büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
            işte az önce bir karabatak daldı suya
            bir süredir kayıp
            dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
            ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
            kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
            ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
            yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
            bir gül, bir güle derdi ki görse
            yalan söylüyorum
            güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
            
Reply

ihti-lal

on dört yaşındaydı ruhum bayım
            bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
            protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
            gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
            protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
            o ara içimde çiçeklerden oluşmuş
            bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
            sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
            kaçmaya çalıştım. olmadı.
            bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
            ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
            neyse işte
            ben her filmi hatırlarım
            sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
            "sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
            öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
            onu da mutlaka hatırlardım.
            İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
            hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
            bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
Reply

ihti-lal

gün akşam oldu" diyorum
            ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
            cam kırıkları yiyorlar
            rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
            rengârenk yap-boz parçacıkları
            anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
            hayır, sanırım sabahı bekleyemem
            bilmiyorum.
            insanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
Reply

ihti-lal

döndüm yüzümü, olduğum yerde yaklaşmadan baktım yüzüne. bu sefer sesini daha da yükselterek tekrarladı "sen neden burda değilsin?" onca sahtekarın onca vicdansızın, onca ihanetin içinde nasıl durabilmeyi başarıyorsun? çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği renksiz yapay bir dünya var dışarıda. uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım... kirli, kibirli bir dünya var. çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. kanını emecek bir sürü vampir. sana kullanılıp köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissettirecek bir sürü katil. sen neden burda değilsin?