guzeysell_

"Sometimes a flower is just a flower and the best thing it can do for us is die"

guzeysell_

Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
          
          Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin üzerine çökeceksin. Düşmekten korkma, düştükçe daha da güçleneceksin. Sonra herkes kaybolacak, gölgen bile seni terk edecek ama bu yenilgi sayılmaz. Yalnızlığı sev. Herkes gitse de o seni bırakmaz.
          
          Yine de içindeki uçurumların kenarında otururken dikkat et her hattını bildiğin bir el sırtına değebilir. Belki sana sarılır, belki seni itebilir.
          
          Kırılacaksın, kırıl. Kırıldıkça keskinleş ama kendini daha çok kesme. İnsanın kendine açtığı yarayı hiçbir tabip iyi etmez.
          
          Bir daha asla karşılaşmayacağın insanla, tekrar tekrar çarpışmayı öğreneceksin sonra o isiz sokakta. Ve evin içinde, evsiz hissedip üşüyeceksin. Yalanlar bulup inanacaksın sevilecek, seveceksin.

guzeysell_

Dört duvar konuşmayacak, incinecek tarumar edeceksin ellerini, et. Ama kaldır
            
            başını yürü. Bazen insanı Tanrı kurtarmaz, bilirsin. Sonra birden, yok olmaya başlayacak dünyanın geri kalani ve sen var olduğunu zannettiğin şeylerin aslında bir yanılsamadan ibaret olduğunu göreceksin. Günler akıp gidecek, acımadan yakıp gidecek. Yakalamaya çalıştıkça kaybedeceksin her şeyi.
            
            Gözünün yaşına bakmaz zaman, bilirsin. Senin affettiğin şeylerin, çeyreğini sen yaptığında affetmeyecekler alış buna. Tam düşerken tutunup rab bellediğin tüm tuğlaları, en zor günlerinde ellerinden alacaklar, düşeceksin. İyileştirdiğin, her şey senden kaçacak.
            
            Kimi kaldırırsan yerden koşup seni geçmek ister, bilirsin..."19
Reply

guzeysell_

Aşıklar ölmez, bilirsin. Hayat, yürüdüğün o yollarda yarım kalmışlıklarını bir urgan gibi gırtlağına düğümletecek, yutkunamayacaksın. Sırtındaki hançerlerin hiçbiri, sevdiği dilden gelen sözler gibi yakmayacak canını. Artık yaşayamam sanacak, yaşayacaksın. İnsanı hep zannettiklerinden vururlar, bilirsin.
            
            Ayakların kanayana dek aradığın ne varsa, aramaktan vazgeçtiğin o gün gelecek ayaklarına, yüzüne bakmaya mecalin kalmayacak.
            
            Her gün sarıldığın o boşluğun yokluğu, kaburganda sizlayacak korkma, öldürmez. Dünlerin yarınlarından hep güzel olacak. Geçmiş omuzlara yüktür, bilirsin. Yaş aldıkça saçların ağaracak. Kader deyip duracaksın göğsünde sancıyan o öksüz yaraya. Canını yakacak koskoca dağları aşıp o küçük göğsünde sanciyan o öksüz yaraya. Canını yakacak koskoca dağları aşıp o küçük tümsekte düşüşün.
            
            Dört duvar konuşmayacak, incinecek tarumar edeceksin ellerini, et. Ama kaldır başını yürü. Bazen insanı Tanrı kurtarmaz, bilirsin.
            
            Sonra birden, yok olmaya başlayacak dünyanın geri kalani ve sen var olduğunu zannettiğin şeylerin aslında bir yanılsamadan ibaret olduğunu göreceksin. Günler akıp gidecek, acımadan yakıp gidecek. Yakalamaya çalıştıkça kaybedeceksin her şeyi.
Reply

guzeysell_

Tanrı bir gün ellerini çekecek üzerinden ve sen, ezbere bildiğin tüm kuyuların içine yeniden düşecek kahrolacaksın. Gün bitince, herkes gidince, ve sen bir parkin kaybolmuş bir bankında üzgün üzgün etrafı izlerken anlayacaksın, insanın elleriyle emek emek yaptığı evin, ufak bir rüzgarla yerle bir olmasını izlediğinde neler hissettiğini. Enkazın altında emeklerin. Hayaller de ölür. İnceldiği yerden kopmasına izin vermediğin her şeyin, en sağlam yerinden hiç beklemediğin anda canını göğüs kafesinden çıkartırcasına koptuğunu göreceksin sonra.
            
            En soğuk gecelerde çırılçıplak yalnızlık sokağında. Ama korkma geçecek. Her yara kabuk bağlar. Sevdiğin her şey daima uzaklarda olacak, hiçbir şeyi kolay elde edemeyecek başkalarının emekleyerek vardığı yerlere koşsan da yetişemeyeceksin. Sıkılma bundan. İsyan et korkma, vazgeçme savaşmaktan. Yenilerek, yenmeyi öğreneceksin. Adalet
            
            kalacaksın bir
            
            sadece bir yazar ismidir burada, bilirsin. Herşeyi tamam etmeye çalıştıkça, yok olduğuna şahit olacaksın zamanla. Bütün kırpılmış fotoğrafların o hoyrat makası seni de oyacak bir gün sevdiğin o fotoğraftan ve sen kahrolacaksın. İki tane omzun var, yüzlerce yük koyacaklar kaldıracak,
            
            ölmeyeceksin.
Reply

guzeysell_

Bir mürekkep lekesi durmadan büyüyor defterin üzerinde ve yazıyor bütün bunları. Kurmacanın bile belirgin bir dizgeye kavuşamadığı yerlerde yazmak giderek bir sayıklamaya dönüşüyor. İnsandan, yaşamdan bağımsız gibi duran bir şey. Nesnelerden tüten buğu yazıyor bunları, oluklardan akan gökyüzü.
          
          Peki sen, durup durup denize bakan çocuk, daha ne arıyorsun? Yazılacak her şey senden önce yazıldı, söylenecek her şey söylendi çoktan. Artık her şeyin bir adı var şu dünyada. Ölümün bile bir adı var. Topuklarından, attıkları her adımda kan sizan adamlar geçti bu yollardan. Peki sen çocuk? Dünya hiç bir zaman gökyüzüne yansımayacak, artık hiç değilse bunu biliyorsun. Sesler gitmiş, bir tek yankıları kalmış geride. Bedeni olmayan seslerin çığlığa dönüşmeyi kurduğu yerlerde sen şarkı söylemek için bekliyorsun. Çocuk, yanılıyorsun.
          
          116