govenia

22-23 temmuz. 
          	https://resmim.net/i/WKLDYI
          	yaptığımın ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum bildiğim tek şey sen bana sıkıca sarılırken ne kadar iyi hissettiğim. seni ilk gördüğümde de ilk birbirimize temas edişimizde de hissettiğim şey içimi kaplayan güven duygusunun beni nasıl sarmaladığıydı. kollarımı boynuna dolarken parmak ucuna yükselişim ve senin belimi sıkıca sarışın. değişmeni umuyor muyum veya senden illaki kopacığımın bilinciyle mi bir şeylere tolere göstermeye devam ediyorum bilmiyorum ama sadece seni yanımda hissetmeye devam etmek istiyorum. inanılmaz yorgun ve baygın geçirdiğim bir güne rağmen iki saatlik bir uykuyu bile tamamlayamamışken yine vapurlardan biriyle karşıya geçtim. beşiktaş'ın bir kısmında el eleydik, tramvayla karaköy'e geçtik. bir tramvaya daha binmemiz gerekirken sen benimle yürümek istediğini ve duvarları komple boyanmış o tüneli göstermek istediğini söyledin. çok yorgundum ama karşı çıkmadım, seninle el ele sahil yolunu izlemek de unuttuyordu zaten. gece boyu binlerce adım attık ve en sonunda evinin oradaki sahilde oturup tütün sarışını izledim. eve geçtik, lucci'yi özlemişim.  sabah tekrar işe gitmem gerekiyordu ama seninle beraber olduğum zamanı uyuyarak çöp etmek istemiyordum. uykunun vücudumuzda oluşturduğu ağırlığa karşı koyamayacak hale gelene kadar konuştuk. yıllarca uykularımızı kaçıracak olan ve vücudumuza değecek olan her elden çekinmemizi sağlayacak insanlardan. küçük bir çocuk olarak nasıl kaderimize boyun eğmek zorunda kaldığımızı. "ne yaptılar bize nehir" dedin bana, bu sözlerin ağırlığı karşısında ne konuşabildim ne yutkunabildim. hıçkıramadım bile. göz yaşlarım aktı gitti öyle. birbirimize kenetlenerek uyuduk. gitmem gereken bir işim olduğunu bilmeme rağmen ayrılamadım senden, seni bırakmaya kıyamadım. 

govenia

yine kaçırdım. saat öğlen olduğunu gösteren rakamlara dönüşene kadar yanında huzurla uyumaya devam ettim. uzun zamandır bu kadar iyi uyumamıştım. beraber kalktık, market alışverişine çıktık ki seninle yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri haline geldi. her markete tek tek girip poşetleri taşımana yardım etmeyi çok seviyorum. sen bana kahvaltı hazırlarken terasında çatıda kedi aramayı seviyorum. sonra ikimize güzel bir kahvaltı hazırladın. geri döndük odaya, geri uzandık ve yine konuşup durduk. kimi söylediğin şeyler hiç hoşuma gitmedi ve senden uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşmak istedim. kimi söylediğin şeylerde de sadece daha da yanında bulunmak istedim. tüm bunlara rağmen her şeyin sonunda olduğum yer belliydi, senin yanın. saat 8'e yaklaştığında anca kendimde eve gidebilecek gücü bulabildim. matrix'i yine bitiremedik. öyle işte. birbirimizi daha çok tanıdığımız ama bir yandan geleceğimizin belirsizliğiyle soru işaretlerinin arttığı iki gün dahaydı.
Reply

govenia

22-23 temmuz. 
          https://resmim.net/i/WKLDYI
          yaptığımın ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum bildiğim tek şey sen bana sıkıca sarılırken ne kadar iyi hissettiğim. seni ilk gördüğümde de ilk birbirimize temas edişimizde de hissettiğim şey içimi kaplayan güven duygusunun beni nasıl sarmaladığıydı. kollarımı boynuna dolarken parmak ucuna yükselişim ve senin belimi sıkıca sarışın. değişmeni umuyor muyum veya senden illaki kopacığımın bilinciyle mi bir şeylere tolere göstermeye devam ediyorum bilmiyorum ama sadece seni yanımda hissetmeye devam etmek istiyorum. inanılmaz yorgun ve baygın geçirdiğim bir güne rağmen iki saatlik bir uykuyu bile tamamlayamamışken yine vapurlardan biriyle karşıya geçtim. beşiktaş'ın bir kısmında el eleydik, tramvayla karaköy'e geçtik. bir tramvaya daha binmemiz gerekirken sen benimle yürümek istediğini ve duvarları komple boyanmış o tüneli göstermek istediğini söyledin. çok yorgundum ama karşı çıkmadım, seninle el ele sahil yolunu izlemek de unuttuyordu zaten. gece boyu binlerce adım attık ve en sonunda evinin oradaki sahilde oturup tütün sarışını izledim. eve geçtik, lucci'yi özlemişim.  sabah tekrar işe gitmem gerekiyordu ama seninle beraber olduğum zamanı uyuyarak çöp etmek istemiyordum. uykunun vücudumuzda oluşturduğu ağırlığa karşı koyamayacak hale gelene kadar konuştuk. yıllarca uykularımızı kaçıracak olan ve vücudumuza değecek olan her elden çekinmemizi sağlayacak insanlardan. küçük bir çocuk olarak nasıl kaderimize boyun eğmek zorunda kaldığımızı. "ne yaptılar bize nehir" dedin bana, bu sözlerin ağırlığı karşısında ne konuşabildim ne yutkunabildim. hıçkıramadım bile. göz yaşlarım aktı gitti öyle. birbirimize kenetlenerek uyuduk. gitmem gereken bir işim olduğunu bilmeme rağmen ayrılamadım senden, seni bırakmaya kıyamadım. 

govenia

yine kaçırdım. saat öğlen olduğunu gösteren rakamlara dönüşene kadar yanında huzurla uyumaya devam ettim. uzun zamandır bu kadar iyi uyumamıştım. beraber kalktık, market alışverişine çıktık ki seninle yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri haline geldi. her markete tek tek girip poşetleri taşımana yardım etmeyi çok seviyorum. sen bana kahvaltı hazırlarken terasında çatıda kedi aramayı seviyorum. sonra ikimize güzel bir kahvaltı hazırladın. geri döndük odaya, geri uzandık ve yine konuşup durduk. kimi söylediğin şeyler hiç hoşuma gitmedi ve senden uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşmak istedim. kimi söylediğin şeylerde de sadece daha da yanında bulunmak istedim. tüm bunlara rağmen her şeyin sonunda olduğum yer belliydi, senin yanın. saat 8'e yaklaştığında anca kendimde eve gidebilecek gücü bulabildim. matrix'i yine bitiremedik. öyle işte. birbirimizi daha çok tanıdığımız ama bir yandan geleceğimizin belirsizliğiyle soru işaretlerinin arttığı iki gün dahaydı.
Reply

govenia

https://resmim.net/i/WEXSQy
          14, 15 haziran. tüm gün yapılan ve yatılan bir ev temizliğinin ardından dışarı biriyle birkaç bira içmek için çıktım. tam evden çıktığımda sana ne zaman konuşmak için müsait olduğun soruma bugün demişsin, yanımda hiçbir eşyam yoktu. yine de reddedemezdim seni. çocukla buluştum, dört bira içtim bir saatin içinde çünkü hiç çekilmiyordu, aklım da sendeydi. yanından ayrıldım, vapura bindim, saat 11'i çeyrek geçe çoktan kapının önündeydim. sana ne kadar sinirli olduğumun farkındaydım ama kafam ciddi konuşamayacak kadar iyiydi ben de sadece kollarının arasında uzanmayı tercih ettim. konuşmayacağımızı da biliyordum zaten, tekrar bira içmeye devam ettik, sen sigara sardın ikimize ve tam uyumaya yelteneceğim saatte güneşin perdenin altından odaya sızdığını gördüm. işe gidecektim daha. öpücükler, ısırıklar, kucaklamalar ve ilerleyen akreple yelkovan, yerinde kıpırdayan güneş. hepsi seninle geçirdiğim her saniyeden bir saniye azaldığının hatırlatıcısı. sıkıca sarılıyorum sana sanki her şey duracakmış ve ben böyle kalmaya devam edebilecekmişim gibi. uyuyorsun, dudakların aralık, nefes alışverişlerini duyuyorum, bir yandan kulağım göğsünde kalp ritimlerini sayıyorum. alarmım çalmaya yaklaştığında kapatıp geri geliyorum ve biraz daha oyalanıyoruz seninle, akan tek şey zaman değil. şakaklarımızdan ve enselerimizden, diz kapaklarımızdan akan ter. kalkıyoruz, "kahvaltı hazırlar mısın?" diyorum, şaşırıyorsun kahvaltı yapmadığımı bildiğin için. sadece seninle biraz daha anım biriksin istemiştim ben de zaten. 

govenia

geri sarıyorum kollarımı sana ve başına küçük öpücükler konduruyorum. kalkıyoruz, kendine sonradan bana da aynısından yapacağın bir gevrek getiriyorsun. sohbet ediyoruz, bir şeylerle ilgileniyoruz, sürekli geri dönüp kendimizi birbirimize kenetlenmiş buluyoruz ve nefeslerimiz birbirine çarpıyor. her seferinde. bakmışız saat 3 olmuş, 4 olmuş, 5 olmuş, 6 olmuş. hep gitmem erteleniyor. en son aşağıya çıkıp ikimize birer ekmek arası alıyorsun ve en son izlediğimiz filmin ikincisine geçiyoruz. çok ilerleyemeden ben kalkıyorum ve vapura yetişmek üzere giyiniyorum, geleceğinden emin olmasam da beni tramvaya bırakıp bırakamayacağını soruyorum. şaşırtıcı bir şekilde kabul ediyorsun, benimle geliyorsun. vardığımda ne olur olmaz kartını elinde tutuyorsun tramvayı kaçırmamam için ve bu o kadar içimde çiçekler açtırıyor ki sadece unutamayacağım bir incelik olarak aklımda kalıyor. belki de çabucak gitmemi istediğindendir bilemem. yine de her şeyi tüm detaylarıyla unutmamak için yazmak istedim. beni sevdiğini söylemeni seviyorum.
Reply

govenia

mutfağa gidiyorsun, peşinden geliyorum paytak ve çıplak adımlarla. üstümde sana ait bir tişört "normalde buraya gelenlere en sevmediğim tişörtlerimden veriyorum, üstündeki en sevdiğim ama giymen rahatsız etmedi." demiştin dün, elime ilk ne geldiyse onu seçmiştim. sen bize yiyecek bir şeyler hazırlarken ben üst katına terasa çıkıyorum ve korkuluk dibindeki minderlerde etrafa bakıyorum. çok güzel parlayan bir deniz, bir sürü bina, yavru kediler. sıkılıp tekrar yanına iniyorum, bir buçuk tost ayırmışsın ikimize yumurta pişiriyorsun. yumurta sevmediğimi söyleyince bozuluyorsun ama sonra seni kırmamak için yiyeceğimi söylüyorum. bana az yumurtalı olanı ayırıyorsun ve tabakları alıp içeri geçiyoruz, yiyoruz, bitiremediğim yarımı da sen yiyorsun. zaman çoktan ilerlemiş ama ben seninleyken geç kalmayı dert edinemiyorum, sadece kollarının arasında olmaya devam etmek istiyorum. bir bebek oluyorsun saçların ellerimin arasında ve yüzün göğsüme bastırılıyken. uyuyoruz, ayrılıyoruz ve dönüyoruz, uyumaya devam ediyoruz. işe gitmekten de vazgeçiyorum artık. öğlen oluyor, uyanmaya başladığın sırada bana geri sırnaşıyorsun. hiç sarılmayacaksın sanmıştım. 
Reply

govenia

https://hizliresim.com/5tswir4
          aylar sonra ilk defa tekrar görüştük, ikimizin de boşluğunu dolduran kişiler oldu ve unutamadığımız anıların yanında üzerimize çöken ağır bir depresyon var. ilişkiler üzerine konuşup daralırken bana "ikimizin de böyle bir kesiği varken sarmamız gerekmez mi?" diyorsun. hayır diyorum, kimseye yara bandı olamam. çok güzel bir evin var kendince özelleştirdiğin, kilden yaptığın eşyaların olduğu bir masa, marangoz köşen -ki seninle marangozculuk konusunda hep kapışırım ama kabul ediyorum benden daha iyi bir marangozsun- ve terasındaki led ışıklar, yer minderleri, mutfağının güzelliği her ne kadar sen sevmesen de çok güzel bir evin var açıkçası içinde yaşamak ve eşlik etmek istediğim.

govenia

+ sevilmesi çok zor birisin
            - bunu en iyi ben biliyorum zaten
Reply

govenia

senin için kaçan vapurlar ve telefonlar hiçbirinin bir önemi yok
Reply

govenia

kollarının arasındayım, beni sevdiğini söylüyorsun, umarım diyebiliyorum sadece kendi içimden. beni niye seviyorsun? zaten sana isteyebileceğin herhangi bir şeyi vermiyor muyum? sevgili de değiliz, olacağımızı da zannetmiyorum, niye beni sevdiğini söylüyorsun? 
Reply

govenia

10.26
          son eminönü vapuru, boğaz ve gemi ışıkları gözümü alıyor, dalgalara yansıyor ve kımıldamalarını görmemi sağlıyor.  kulaklığımda muse çalıyor, duştan yeni çıktığım için hindistan cevizi kokusu burun deliklerimde çember çiziyor, aynı rutini bacaklarım tekrarlıyor, kulağımdaki ses dalgaları tekrarlıyor, fırtınalar ve salyangoz kabukları. hayat sonsuz bir spiralin içinde bunu fark ediyorum.