flowehoper

toprak köklerine sarılıyor, asıldıkça asılıyor
          	seni diplere çekmek istiyor
          	dinle rüzgarın sesini, toprak sana sesleniyor
          	ama güzeldi gökyüzüne bakmak
          	güzeldi kuşları dinlemek
          	güzeldi her şeye rağmen sevmek
          	bir nefes, say kaç salise geçiyor
          	dinle rüzgarın sesini, gökyüzü senden uzaklaşıyor
          	ama güzeldi çıplak ayakla yürümek
          	güzeldi denizin burnunu yakan kokusu
          	güzeldi her şeye rağmen sevilmek
          	

flowehoper

toprak köklerine sarılıyor, asıldıkça asılıyor
          seni diplere çekmek istiyor
          dinle rüzgarın sesini, toprak sana sesleniyor
          ama güzeldi gökyüzüne bakmak
          güzeldi kuşları dinlemek
          güzeldi her şeye rağmen sevmek
          bir nefes, say kaç salise geçiyor
          dinle rüzgarın sesini, gökyüzü senden uzaklaşıyor
          ama güzeldi çıplak ayakla yürümek
          güzeldi denizin burnunu yakan kokusu
          güzeldi her şeye rağmen sevilmek
          

flowehoper

dünyayla aramda görünmez duvarlar yarattım
          ve her seferinde çarptım o duvara
          unuttum her şeyi, baştan başladım
          sonunda duvar örmeye devam ettim
          kimseyi duymak istemedim
          duyulmak
          görmesem bu çirkinlikleri ne kaybederim
          dünya beni görse ne kazanır
          hepsi sıfırdan farksız
          
          

flowehoper

evini arıyorsun çocuk, kaybolmuşsun
          bulur gibi olduğunda sevinememişsin
          çünkü hiç bilmiyorsun
          bulamadığın her an üzülmüşsün 
          sevinmeyi öğrenmemişsin ama üzülmek seninle birlikte doğmuş
          bulduğunda sevinçten ağlayamamışsın
          ağlamak yalnızca üzüntünün bir sonucu sanmışsın
          zaten evini de asla bulamamışsın
          bulduğunu sandığında elinde kalan yalnızca hayal kırıklığı olmuş
          bunu bilirsin

flowehoper

dünyanın ayakları altında yükselmesinden korktu
          şimdi gökyüzü tam aşağıda kalıyordu, 
          bulutlardan birine vursa ayağını yeryüzüne kar yağardı
          çaresizdi, dünya onun elinden tutmamıştı
          onunla değildi 
          ona ait toz zerreciklerinden oluşuyordu, dünyadandı
          dünyanındı
          belki de buraya hiç ait olmamıştı, 
          sahiden de o başka bir ruhun bölünüşüydü
          parçalara ayrılmış bütünün her bir atomu
          ruhu kaynarsa eğer bu geceden gelen rüzgara, atılırdı bir sokak ötesine
          ruhu kaynarsa, taşardı bu deniz içindeki sessiz volkanla 
          kusardı, kusardı içinde birikenleri
          damlalar birer ateş şimdi, ruhumda bitmeyen bi şarkı alev alev

flowehoper

"ne güzel ne güzel ne güzel tanrım
          fesleğen ekiyor, sardunya dikiyorum
          bitiyorum arsızlığına çimenin çiçeğin
          arsızlık bugünden geri
          umut ve direnç demektir
          sokulmak demektir yaşamın koynuna
          özdeşlik demektir yaşamla
          inan olsun dostlar, inan olsun
          dalından kopan sardunya
          bozulmadı bi kez, eğmedi başını
          açmayı sürdürdü diktiğim toprakta." 
          

flowehoper

"son çiçekler, hep en tatlısıdır,
          ovaların süslü goncalarının.
          onların da ardından anılar,
          hep hüzünlü, ama canlı kalır.
          bir acı ayrılığın anısının, bazen,
          sevecen bir buluşmanınkinden,
          çok daha canlı kalması gibi." 

flowehoper

"bazı şarkılar vardır
          kırmızı akşamsefalarını anlatır
          karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını
          komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
          geceyi onlar bahçeye taşırdı
          ben ne zaman öleceğim tanrım
          sabah olunca mı
          keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım
          irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
          ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
          şu odanın ortasında dursam
          saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
          artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum"