Düşüncelerin insanı yüceltmesi kadar yaşanılanların yerin dibine sokmasından ibaret olan hayatta, virgülle nokta arasında sıkışmış iki kelime.  Sonsuz mutluluk kaynağının bir kavanoz içinde saklı olmasından bıkmış, pamuk şekeri elinden alınmış elma şekeri yanaklı, saçları tafta kurdele ile tutturulmuş ve özgürlüğe doğru akan kıvırcık tutamlı bir kız çocuğu. Evet çocuk yazdım.  Yanlış okumadın. Uçurtmasını sert rüzgarlarda uçururken son anda ipini yakalayan,  kabuğunda kırdığı küçük delikten içeriye akan gün ışığına hayran kalan ve dahası iğne ucu kadar giren ışık süzmesinde mutluluğu yakalayan, tüyleri yeni kuruyan bir civciv. Siyahtı narin ve çelimsiz vücudunu bir çarşaf gibi saran tüyleri. Annesi kabuğunu kırmasını büyük bir zevkle izlemişti. Her kırılan küçük kabuk parçasında yavrusuna kavuşma arzusuna bir adım son veriliyordu.  Kırdı kabuklarını siyah tüy yumağı. Güneşti gördüğü. İçinde ki bilmediği anlamsız duygu köpük köpük oluyordu. Gittikçe yukarı. Kursağına... Aniden bir ses çıkarttı. Korktu öncesi. Sonrası tekrar denedi. Harmanlanmış bir melodi oluşturdu. Güneşi selamladı. Her seste daha genişledi yüreği. Ve kendi hikayesini yazdı...
  • JoinedNovember 11, 2014




1 Reading List