Bu kasabadan çok göç oldu, kelebek. Mevsimi, iklimi uygun değildi bir günlük kelebeğin yaşamına. Bir gününü bu kasabada geçirip hiçe saydın sen kelebek. Binbir günün olsa önünden geçmeyeceğin kasabada öldün. Etten kemikten yuva yapmaya kalkıştın. Küçücük boyunla kalpsizlerin boş göğüs kafesine kondun. Sen güzel kelebek, renklerinle simsiyah bir yerde söndün. Ben çirkinim, kelebek. Kalbim pis benim. Ruhum ölü. Küçük bir kız çocuğunun kanı var ruhumda. Göz altlarımda mezarlık var benim. Sen kalkmış bana “güzel” demeye kalkıyorsun. Ben kirletirim, kelebek. Ben güzel şeyleri elime yüzüme bulaştırırım. Güzel şeyler görmedim ki, güzelliği anlayayım. Ben terk edildim kelebek. Adaydım ben, müzeyyen oldum. Beyazdım, siyah oldum. Benden bir halt olmaz. Benden bi cacık olmaz anlayamadın mı?