Değişimlere hiçbir zaman hazır değildim, basit şeylerin değişmesi bile kendimi bana her zaman berbat hissettirmiştir. Bu gün hocalarımızdan biri bana baktı ve adımı söyleyemedi, bu sene geldiği için adımı hatırlayamadığını fark ettim ama canım çok yandı. Çünkü Meltem hoca okuldan ayrılmasaydı her zamanki gibi tek bir bakışımdan her şeyi anlardı. Yalnız hissediyorum, çok arkadaşım var ama siyah saçlı gözlüklümü özlüyorum. Kıvırcığımı özlüyorum. Onlar yokken tadı çıkmıyor ki. Dün yemekhaneye indik, 8 kişi göt göte oturup sığmaya çalıştığımız bir masa vardı, hep biz kapardık. Bir süre sonra kimse oturmamaya başladı o masaya, kimse ihanet etmedi bize. Bizim masamızda orası, her yemek saati kahkahalar attığımız masamızdı. Dün birileri oturuyordu orda, ama biz değildik. 8 kişi sıkışmaya çalışmıyorlardı. Gülüyorlardı. O masada anılar biriktiriliyordu ama artık bizim anılarımız değildi. O masadaki kimse beni tanımıyordu biliyor musunuz. Oysa herkes tanırdı beni, herkes arkadaşımdı, herkes bilirdi ismimi. İstemiyorum değişmek, sonsuza kadar bir sandalyede iki kişi oturalım istiyorum. Bencillik mi yapıyorum.
Ben kendimi inanılmaz kötü hissediyorum, sanki kimse yardım edemiyor bana. Kimse görmüyor ne kadar bittiğimi, sanki artık günlüğüm bile anlamıyor beni. Özlüyorum her şeyi. En basitinden bir anıyı, bir kokuyu ve en önemlisi insanları çok özlüyorum. Beni ben yapan insanları. Dostlarımı.
Kendim olabilmeyi çok özlüyorum. Bitiyor muyum.