devriIiyorum

18

diIhun

unutmadım aramızdaki beceriksiz dili. 
          dünya yordu bizi. 
          benim de söyleyemediklerim var. hiç söyleyemeyeceğim onları belki de. 
          uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu geldikçe anlıyorum ki, biz, 
          bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile. 
          
          penguen, 
          kim bağışlayacak beni? 
          çizdim senin beyaz ve narin yerini
          elimde unuttuğum ince metalle. 

diIhun

gözlerin kaç gece eder
          dudakların kaç karanfil
          gülünce sehpalar devriliyor
          kızgınlığın kaç yanardağı
          
          sevişmen savaştan beter
          yenen yenilen belli değil
          fena hâlde kayıp veriliyor
          kimin kolu kimin bacağı
          
          yalnızlığın simsiyah panter
          vahşiliği zehirli bir yeşil
          dişleri ısırdıkça sivriliyor
          bilinmez ne zaman ısıracağı
          
          yok yok elinde ölmek yeter
          cam tozu kumsal soğuk sahil
          şeffaf bir sonsuzluğa giriliyor
          tanrının sizi bulamayacağı.

diIhun

seni seviyorum. 
Reply

devriIiyorum

ölmedin. delirmedin. felaketler yoktur, başka yerdedirler. ufacık bir belâ seni kurtarmaya yeterdi belki de: her şeyini kaybederdin, savunacak bir şeyin olurdu, ikna etmek için, duygulandırmak için söyleyecek sözcüklerin olurdu. ama sen hasta bile değilsin. ne gündüzlerin ne de gecelerin tehlikede, gözlerin görüyor, ellerin titremiyor, nabzın düzenli, kalbin çarpıyor. eğer çirkin olsaydın, belki çirkinliğin göz alıcı olurdu, oysa çirkin bile değilsin, ne kambursun, ne kekeme, ne çolak, ne de kötürüm, topal bile değilsin. artık sığınağın kalmadı. korkuyorsun; yağmurun, saatlerin, araba selinin, yaşamın, insanların, dünyanın, her şeyin durmasını bekliyorsun; her şeyin yıkılmasını bekliyorsun; surların, kulelerin, döşemelerle tavanların; erkeklerin, kadınların, yaşlıların, çocukların, köpeklerin, atların, kuşların felce, vebaya, saraya yakalanıp bir bir yere yıkılmasını, mermerin ufalanmasını, ahşabın toz haline gelmesini, evlerin sessizce yerle bir olmasını, tufanı andıran yağmurların yağlı boya resimleri eritmesini, yüzyıllık dolapları geçme yerlerinden ayırmasını, kumaşları lime lime etmesini, gazetelerin mürekkebini akıtmasını, için için yanan bir ateşin merdivenlerin basamaklarını kemirmesini, sokakların tam ortadan yarılarak labirenti andıran fırın gibi açık lağımları ortaya çıkararak çökmesini, pasın ve sisin şehri kaplamasını bekliyorsun. yağmurlar geliyor. evden hiç çıkmıyorsun, odandansa nadiren. gün boyunca yüksek sesle okuyorsun, metindeki satırları parmağınla izleyerek, tıpkı çocuklar gibi, yaşlılar gibi okuyorsun, ta ki sözcükler anlamlarını yitirene dek, en basit cümle çarpık, anlaşılmaz olana dek.*

devriIiyorum

geri dön ve beraber kedi sevelim 
Reply

devriIiyorum

ojelerim nasıl olmuş diye özellikle sana sormayı, bakışlarını, gülüşünü, şımardığın her anı özlüyorum.
Reply

devriIiyorum

küçük bedenine sarılmayı özlüyorum. saçlarını okşamayı, yanağınla oynamayı ve seni öpmeyi. elini tutup yürümeyi, oyunlarına katılmayı, yıldızların altında söylemeyi özlüyorum. sana artık sadece uzaktan bakabiliyorum.
Reply