14/04/20
İnci’m...Nasıl başlasam sana seni anlatmaya bilemiyorum. Nisan ayının sonlarına doğru mesaj kutumun üzerinde beliren kırmızı bir sayıyla başladı arkadaşlığımız. Ben Defne’ydim, sen de benim İzmir’imdin. benizmirindefnesi ve bendefneninincisi’ydik seninle. Yeri geldi küslüklerimiz oldu elbette, bütün arkadaşların arasında olduğu gibi. Yine de günün sonunda hep birbirimizin en iyi arkadaşlarıydık. En azından sen benim için öyleydin:) Beni üzen, anlaşamadığım bir sürü arkadaşım oldu. Reelde yaşadığım tüm acılarıma ortak olup en zor zamanlarımı atlatmama yardımcı oldun. Ben bu yaptıklarının kaç tanesini yaptım, bilmiyorum. Bildiğim tek şey sana olan sevgimin hiçbir zaman azalmayacağı ve kimseye karşı aynısını hissetmeyeceğim. Dünya’nın farklı yerlerinden aynı gökyüzüne bakmak cümlesini seninle yaşadım ben. Camdan elimizi çıkartıp resmini birbirimize attığımız ilk gün, gerçekten elini tutmuş gibi hissettim. Telefonda konuşurken, mesajlaşırken hep yanımda gibiydin. Bana şu ana kadarki sanaldan arkadaşlarını say deselerdi, asla senin ismini söylemezdim. Biz seninle çok sarıldık rüyalarımda. Birbirimizin gözyaşlarını defalarca sildik telefonlarımızın diğer ucundan. Sen benim sırdaşım oldun, kendime bile itiraf edemediğim şeyleri sana anlattım ben. Bu mesajın burasını yazarken ekrana döktüğüm gözyaşlarımı hissedebildiğini biliyorum. Bir gün seninle gerçekten yan yana geleceğiz, boy farkımızı gerçekten göreceğiz, ben senin saçlarını gerçekten karıştırabileceğim, kokunu gerçekten içime çekebileceğim. Ben inanıyorum ki biz bir gün gerçekten Ege ve İzmir’i, Sudem ve Defne olarak baştan yazacağız. Yeni yaşına gireli 1 dakikayı geçiyor sen bunları okurken:) Ben her doğum gününde sana böyle mesajlar atmaya devam edeceğim İzmir. Yeni yaşına seni üzen insanları arkanda bırakarak girmeni istiyorum. Seni, herkesten çok seviyorum. İyi ki girmişsin hayatıma, iyi ki hayatım olmuşsun. İyi ki doğmuşsun İnci’m, iyi ki varsın ❤️