nasıl da bağlamışım kendimi romantik bir sanrıya hayatımın çok büyük bir kısmında. sanki böyle bir aşkın trajedisi ara ara verdiği mutluluk lokmalarıyla hayatta tutabilirmiş gibi insanı.
sen benim için bir kadın değil, bir kız çocuğusun. senden daha safını görmedim. sana elimi uzatmaya cesaret edemem küçük kız; bu kirli, titrek, pençeyi andıran, dengesiz, kararsız, soğuk soğuk terleyen eli.
mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? neden değilim?