Merhabalar dostlarım,
Bu konuşmayı yapmak yazdıklarımı paylaştığım günden bu yana aklımı kurcalasa da hamuruma katılan ürkeklikten midir bilmem, geride bırakmanın ve sonlandırmanın doğasına alışamadım. Bu sebeple sizin bildiğiniz haliyle beş senenin ardından dikilebiliyorum, sahiden de yürek isteyen bir işmiş, anlamış bulundum.
Fırçalar’ı buralara hatıra bırakmakla beraber, diğer yazılarımı da kaldırarak hesaptan çıkış yapıyorum. Keyifli bir yolculuktu, insanın karıncaların yüküyle yarışması da beklenmedikmiş, fakat artık yorulduğumu biliyorum. Ve hissedebiliyorum.
Bir dizi kurguyla kendimi kurtardım, yalan değil çünkü lise üçün buhranlarından beni bugüne atan çeşitli evrenlerle birleştirdiğim karakterlerimdi. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmeyi, çiçeğim demeyi, arada sırada gelen yorumları beslediğim büyük heveslerle okumayı, hissettiklerimi perdeleyerek size ipuçları vermeyi ve dahası, kendimi yazdıklarımla büyütmeyi çok sevdim. Her anlamıyla, bütün somutluğuyla yazmak benim yaşamak kavgamdı. Bugün yenilmesem de dinlenmek adına ateşkes talep etmekten geri durmuyorum, çünkü bu duyulma çabası bana artık zarar veriyor.
Çok güzel yorumlar aldım, geri dönüp defalarca okuduğum birçok cümle işledi hafızama ve yenilir yutulur anılar değil bunlar çünkü şimdi bile gözlerim doluyorken, henüz yetişkinlik dünyasına adım atmamış halimin ne kadar toy olduğunu görebiliyorum ve omuzlarımı sıvazladığım için, bunu beraber yapmak isteğiyle size sunduğum için kendimle gurur duyuyorum.
Doğurganlığım buraya kadarmış demeyeceğim, bugün babamla akşam yürüyüşüne çıkmışken dahi Rida için bölüm planları geçiyordu kafamdan ve bunda kararlıydım ancak olmadı. Not defterlerimde yazmadığım bölümlerin kurşun lekesi duruyor, ziyanı yok, insan hatırlamamayı unutmak sanmaya yatkın.
Artık kendimi bu hengâmenin içinde bulabilecek kadar dik hissetmiyorum.