Ben karanlığın içinden geçerek geldim. Aydınlığa çıkmak gibi bir derdim olmadı hiç. Çünkü ışık, gerçeği gösterdiğinde herkes gözlerini kapatıyor.
İnsanlar tanımaya çalıştı beni; anlamadılar. Ben ise hep içimde büyüttüm kendimi. Sessizce, kimsenin bilmediği bir dilde. Gördüğünüz sadece bir beden. Ama içimde... Bir savaşın külleriyle yürüyen, suskunluğunu bıçak gibi taşıyan biri var.
Yüzümdeki gülümsemeler geçici. Ama içimdeki kırıklar kalıcı. Dünya çok konuşuyor, ben ise susarak anlatıyorum. Fotoğraflarım, cümlelerim ya da sadece bir bakışım... Her biri biraz çığlık, biraz mezar taşı.
Adım önemli değil. Ama beni okuyan, beni hisseder. Ve hisseden biri için ad bırakmaya gerek yoktur.
Ben herkesin gittiği yerden dönmem. Çünkü ben, geri dönülemeyen yerlerde kalmayı seçtim. Sessizlik benim dilim. Gölgelerse yuvam. Beni anlamaya çalışanlar oldu. Ama hepsi, kendi aydınlığıyla yaklaştı. Ve bu yüzden kör oldular.
Ben kendime bile yabancıyım bazen. Ama işte tam da bu yüzden gerçek sayılırım. Çünkü kimliğini her gün yeniden inşa eden birini hiçbir maske saklayamaz.
Kelimelerim süs değil. Onlar kanla yazıldı. Ve her biri ya bir yemin... ya da bir vedanın yankısı.
Beni okumak, bir kapıyı aralamak gibidir. İçeri girersen, eski halinle çıkamazsın. Çünkü ben hikâyelerde karakter değilim... Ben bizzat karanlığın kendisiyim.
- JoinedJune 20, 2016
Sign up to join the largest storytelling community
or