Wolfgangsee9

Ich bin ein kaputtes Mädchen, das einen eigenen Frieden sucht...
          	Vergiss mein nicht

Wolfgangsee9

Hafıza ve duyular bu kadar belirsiz ve her yöne eğilimli olduğundan, olayların gerçekten yaşandığını ispatlamak için daima belirli bir gerçekliğe –alternatif gerçeklik diyelim– güveniriz. Belli bir şekilde algıladığımız olaylar ne dereceye kadar göründükleri gibidir ve bu olaylar ne dereceye kadar biz onları öyle adlandırdığımız için öyledir bilmek mümkün değildir. Bu nedenle gerçekliğe gerçeklik diyebilmek için başka bir gerçekliğe gereksinim duyarız. Ama bu başka gerçeklik temel olarak üçüncü bir gerçekliğe ihtiyaç duyar. Bilincimizin sınırları içinde sonsuz bir zincir yaratılır ve gerçekten burada olduğumuz duygusunu veren, var olduğumuzu söyleyen zincir buradan beslenir. Fakat bu zinciri koparacak bir şeyler olur ve zarar görürüz. Gerçek nedir?
           
          
          -
          Sınırın güneyinde, güneşin batısında

Wolfgangsee9

          
          “Aşırı sabırsız olma. Benim de bir zamanlamam var. O kadar da zeki biri değilim. Bazı şeylere hazır olmam uzun sürüyor. Bekleyebilir misin?”
          Bir kez daha sessizce kafamı salladım.
          “Söz mü?” diye sordu.
          “Söz.”
          “Beni üzmeyeceksin değil mi?”
          “Seni üzmeyeceğim.”
          
          --
          Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında
          Haruki Murakami

Wolfgangsee9

          
          Konuşurken, söylemek istediğim her şey birbirine girmişti ve yaptığım açıklama sonsuza dek sürecek gibiydi. Fakat anlatmaya çalıştığım şey şuydu: şu anda burada olan ben, bir kardeşi olmadan büyümüştüm. Eğer kız veya erkek kardeşim olsaydı, o zamanki ben, şimdiki ben olmazdım. Dolayısıyla şu anda karşınızda olan bana, kardeşlerim olsa nasıl hissedeceğimin sorulması tuhaf geliyor... Başka bir deyişle, annemin sorusu anlamsızdı.
          
          --
          Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında
          Haruki Murakami

Wolfgangsee9

Finnick "Hayır," diye tekrar etti. "Hayır, çünkü olan biten her şey geçmişte kaldı. Ve bu arenadaki hiç kimse tesadüfen galip gelmedi." Bakışları bir an için Peeta'ya kaydı. "Belki Peeta hariç."
          Demek Finnick de, Haymitch ve benim farkında olduğumuz şeyi biliyordu. Peeta'yla ilgiliydi. Onun biz diğerlerine göre çok daha iyi olduğunun farkındaydı. Finnick 5. Mıntıka haracını gözünü kırpmadan indirdi. Ya benim öldürücü halime bürünmem kaç dakika sürdü? Enobaria, Gloss ve Brutus'u hedef alırken, amacım öldürmekti. Peeta olsa, en azından pazarlık etme girişiminde bulunurdu. Daha geniş bir ittifak kurmanın mümkün olup olmadığına bakardı. Ancak bu neye yarardı ki? Finnick haklıydı. Ben haklıydım. Bu arenadaki insanlar şefkatleri yüzünden taçlandırılmadılar.

Wolfgangsee9

"Demişti ki: 'Şu küçük kızı görüyor musun? Annesiyle evlenmek istemiştim ama bir madenciyle kaçmıştı.'"
          "Ne? Uyduruyorsun," diyorum.
          "Hayır. Bu gerçek bir hikâye," diyor Peeta. "Ben de 'Madenci mi?'" demiştim. "Neden senin yerine bir madenciyi istedi ki?" Babam demişti ki, 'Çünkü madenci şarkı söylemeye başlayınca, kuşlar bile susup dinliyor.'"