@ Siyah_Kalem_ selâmunaleykum es-seyyis seyf sabâhu'l-hayır
Kur’an’ın öğretileri, Allah’ın kullarından isteklerini adaletin, hakkaniyetin ve ahlakın temelleri üzerine inşa eder. Bu öğretiler, eşyanın tabiatına aykırı olanı da insana yakışmayanıda şiddetle reddeder. Filistin’de israil'in uyguladığı kıyım, ne Kur’an ahlakına ne de insanlık vicdanına sığar. Allah’ın adaletine inanan bir insan, zulmü görmezden gelemez; çünkü hak ve adalet, Kur'an'ın özüdür.
Düşünün, eni 10 cm olan bir tahtayı 9 cm’lik bir alana yerleştirmeye çalışalım; O, 1 cm bile kendini dayatır, hakkını arar. Eşyanın bile hakkına riayet edilirken; her türlü zulme maruz kalan, canı yanan, ailesi katledilen, yuvası yıkılıp dağılan, hakkı gasp edilen bir insanın inim inim inleyen sesini duymamak, bir çocuğun bedenindeki acıları, gözyaşlarını ve yaşadığı açlığı görmemek nasıl bir körlüktür? Allah’ın yarattığı düzende her şey adil bir sistem üzerine kurulmuşken, insan eliyle bozulan bu dengeye susmak nasıl bir iman göstergesidir?
Kur’an bize, zulmü engelleyemiyorsak bile ona karşı bir tavır almayı emreder. Peki, Filistin’de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı bu insanlık dışı vahşet karşısında adaleti savunmak yerine sessiz kalmak hangi Ayetin, hangi öğretinin izindedir? Bir tahtanın bile hakkını aradığı bir dünyada, mazlumların feryadına kulak tıkamak nasıl bir acziyettir? Yazıklar olsun!
Ey esved, insan olmanın asgari şartlarından dahi bu kadar uzak düşenlere, tükürüğümüz bile israf değil midir?
zü'l-celali ve'l-ikram olan Allah, mücahitlerimize nusret ve zafer nasip eylesin, Şehitlerimize rahmet ve mağfiretiyle muamele buyursun. Bizleri de onların izinden giden, hak ve adalet yolunda sabırla mücadele eden kullarından eylesin.