Siyah_Kalem_

-Yeni şiir seslendirmemiz yayınlandı - 
          	
          	YÜREK YANGINIM - FİLİSTİN
          	
          	https://youtu.be/_Mo5cFs80ZQ?si=y0CON6PEvDAH4sHl
          	
          	Hani dar gelirsin ya şehre,
          	Hani avuç avuç toprağı eline alır gibi yumruğunu sıkarsın, 
          	Hani düştüğün yerden doğrulup biraz  acıyla kalkarsın,
          	Hani dağınıktır biraz başın ama yine de gönlün derli topludur, kaldığın yerden devam edersin,
          	Hani için sıkılır ve "Allah! Allah!" dersin,
          	Hani göğüs gerersin olur olmaz söylencelere,
          	Hani geriye atıp hepsini sadece derdin ile dertlenirsin ve uykuların kaçar,
          	Hani yıkık harabe olmuş yuvalar gelir gözünün önüne de, yattığın sıcak yatakta uyumaya utanırsın,
          	Hani söyleyecek çok sözün vardır ama yutkunur kalakalırsın,
          	Hani gözyaşların inci inci çiğ tanesi gibi düşer de içine; dudaklarını büker uzaklara dalarsın,
          	Hani kitaplar, defterler, notlar bir arada sanki savaş meydanında hazırlıklar yaparsın,
          	Hani kalemin bilenir de bilenir ve cenk meydanında yiğitleri yazarsın;
          	İşte göğsümüzde kor, işte bize cenk meydanı, işte bize en büyük sınav! 
          	
          	Filistin; yüreğimde yangın, yürek yangınım, yürek yangınımın yangını, elbet birgün kavuşacağız! inşaAllah
          	
          	Siyah

Siyah_Kalem_

-Yeni şiir seslendirmemiz yayınlandı - 
          
          YÜREK YANGINIM - FİLİSTİN
          
          https://youtu.be/_Mo5cFs80ZQ?si=y0CON6PEvDAH4sHl
          
          Hani dar gelirsin ya şehre,
          Hani avuç avuç toprağı eline alır gibi yumruğunu sıkarsın, 
          Hani düştüğün yerden doğrulup biraz  acıyla kalkarsın,
          Hani dağınıktır biraz başın ama yine de gönlün derli topludur, kaldığın yerden devam edersin,
          Hani için sıkılır ve "Allah! Allah!" dersin,
          Hani göğüs gerersin olur olmaz söylencelere,
          Hani geriye atıp hepsini sadece derdin ile dertlenirsin ve uykuların kaçar,
          Hani yıkık harabe olmuş yuvalar gelir gözünün önüne de, yattığın sıcak yatakta uyumaya utanırsın,
          Hani söyleyecek çok sözün vardır ama yutkunur kalakalırsın,
          Hani gözyaşların inci inci çiğ tanesi gibi düşer de içine; dudaklarını büker uzaklara dalarsın,
          Hani kitaplar, defterler, notlar bir arada sanki savaş meydanında hazırlıklar yaparsın,
          Hani kalemin bilenir de bilenir ve cenk meydanında yiğitleri yazarsın;
          İşte göğsümüzde kor, işte bize cenk meydanı, işte bize en büyük sınav! 
          
          Filistin; yüreğimde yangın, yürek yangınım, yürek yangınımın yangını, elbet birgün kavuşacağız! inşaAllah
          
          Siyah

Siyah_Kalem_

Direniş rüzgarları; toprakları kanla sulanmış, yangınlara düşen zeytin ağaçlarının çağrısıyla, kundağa sarılacak bebeklerin kefene sarılıp toprağa verilmesiyle, anne ve babaları gözleri önünde katledilen yavruların acılarıyla, eşini evlatlarını toprağa vermiş anaların acı feryatlarıyla, kan revan olmuş gözyaşlarının, topraktaki tohuma düşüp verdiği filizlerle, ciğerlerinde bombaların tozunu dumanını soluyan yavruların ürpertisi ve bütün her birinin; bu bedellere karşı inanç ve imanla harmanlanmış duruşlarıyla gelmiştir.  
          
          Dile gelmeyecek daha birçok acının şahidi olmuş; çocukluğu, gençliği ve olgunluk çağı direnişle geçmiş bir neslin, vatanın bağımsızlığını sağlamak ve kutsal değerlerin namusunu korumak adına vermiş oldukları mücadelede esen rüzgarlardır direniş rüzgarları!
          
          Öyle bir rüzgardır ki bu; daha çocuk yaşta büyüyen çocuk adamları görürsünüz! 
          Öyle bir rüzgardır ki bu; dünyaya meydan okuyan çatık kaşlı asil bir kız çocuğunu görürsünüz! 
          Öyle bir rüzgardır ki; bağrındaki evlat acısının koruyla asla yıkılmadan, yine bir nefer olarak direnişe devam eden anaları görürsünüz!
          Öyle bir rüzgardır ki; bütün ailesini toprağa verdikten sonra asla dağılıp yıkılmadan, acısını bağrına basıp vatanını savunmak için direnişe koşan aile babalarını görürsünüz! 
          
          Daha da sayayım mı?
          Şehid olmuş; kardeşini, evladını, eşini sırtında taşıyarak defnetmek için yer arayan, bir lokma ekmek yiyemediği halde aç olan kardeşini doyurma derdinde olan, tüm ailesini kaybetmiş sahipsiz kalmış bir minik yavrunun dimdik duruşu, her şeye rağmen, tüm imkansızlıklara ve yoksulluklara rağmen şikayetçi olmayan, inancına ve imanına sarılarak yol alanların ve daha nicesini görürsünüz!
          
          (Efide - Mücahidler Bölümünden)
          
          
          Siyah

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 es-selâmu aleykum es-seyyide nûr sabâhu'l-hayr 
            
            âmin, dualarınız dualarımızdır, Rabbim bu yolda Şehidlerimizin izinde giden ve dini üzere ayakları sabit olanlardan kılsın.
            
            Vermiş olduğunuz örnek aklı ve gönlü açıklara öyle güzel bir esastır ki, bir tahta parçasının 0,1 cm'lik hakkını arayışında böylesi bir incelik varken, mazlumların ölçüsü bile tabir edilemeyecek, tarife sığmaz bir zulme maruz kalışında nasıl böylesine kör kalınır? Ki haklarını arayan bu insanlar, haklı direnişleri yüzünden "terörist" ilan edilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
            
            Çevremizde en basit diyebileceğimiz meselede bile hakkaniyeti göz ardı ettiklerinde bizler karşı dururken, karşımızdaki insanların çoğunda işlerine geleni yaptığını görüyoruz. Ancak sözkonusu çıkarları olunca, ateş kendine değince ah vah edip hak ve hukuktan dem vuruyorlar. Burdan da görüyoruz ki böyle bir durumda tutarsız olanlar elbette mazlum ve masumlarda da aynı tutarsızlığı ve münafıklığı gösterecektir. Gözleri görmeyen, kulakları işitmeyen hem kör hem nankör bu insanlara tükürüğümüz bile israftır! 
            
            Biz gerçekleri görüyoruz, imanımız gereği vazifemize bağlıyız. İnsanların bu tutumlarının birçoğunda değişmeyeceğinin ve derin uykularından uyanmayacaklarının da farkındayız. Fakat ne korkumuz ne ümitsizliğimiz ne de pes etmişliğimiz var!
            Biz diyoruz ki; HasbunAllah! Allahu meâna! 
            Şehidimizin sözü ile devam ediyoruz "Allah ile beraber ol, gerisine karışma!"
Reply

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  selâmunaleykum es-seyyis seyf sabâhu'l-hayır
            
            Kur’an’ın öğretileri, Allah’ın kullarından isteklerini adaletin, hakkaniyetin ve ahlakın temelleri üzerine inşa eder. Bu öğretiler, eşyanın tabiatına aykırı olanı da insana yakışmayanıda şiddetle reddeder. Filistin’de israil'in uyguladığı kıyım, ne Kur’an ahlakına ne de insanlık vicdanına sığar. Allah’ın adaletine inanan bir insan, zulmü görmezden gelemez; çünkü hak ve adalet, Kur'an'ın özüdür.
            
            Düşünün, eni 10 cm olan bir tahtayı 9 cm’lik bir alana yerleştirmeye çalışalım; O, 1 cm bile kendini dayatır, hakkını arar. Eşyanın bile hakkına riayet edilirken; her türlü zulme maruz kalan, canı yanan, ailesi katledilen, yuvası yıkılıp dağılan, hakkı gasp edilen bir insanın inim inim inleyen sesini duymamak, bir çocuğun bedenindeki acıları, gözyaşlarını ve yaşadığı açlığı görmemek nasıl bir körlüktür? Allah’ın yarattığı düzende her şey adil bir sistem üzerine kurulmuşken, insan eliyle bozulan bu dengeye susmak nasıl bir iman göstergesidir?
            
            Kur’an bize, zulmü engelleyemiyorsak bile ona karşı bir tavır almayı emreder. Peki, Filistin’de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı bu insanlık dışı vahşet karşısında adaleti savunmak yerine sessiz kalmak hangi Ayetin, hangi öğretinin izindedir? Bir tahtanın bile hakkını aradığı bir dünyada, mazlumların feryadına kulak tıkamak nasıl bir acziyettir? Yazıklar olsun! 
            Ey esved, insan olmanın asgari şartlarından dahi bu kadar uzak düşenlere, tükürüğümüz bile israf değil midir?
            
            zü'l-celali ve'l-ikram olan Allah, mücahitlerimize nusret ve zafer nasip eylesin, Şehitlerimize rahmet ve mağfiretiyle muamele buyursun. Bizleri de onların izinden giden, hak ve adalet yolunda sabırla mücadele eden kullarından eylesin.
Reply

Siyah_Kalem_

https://youtu.be/eUInachpg9o?si=nhJPfTJzAUMDtEA2
          
          https://youtu.be/mlcesHavMA0?si=SlqF7IrU41mSGbL3
          
          https://youtu.be/9PPw1BvmKoI?si=-nufFrY5DX6fvs0P
          
          Filistin'i ve Filistin halkının yaşadıklarını, bölgede yaşananların perde arkasını ve oynanan oyunları, siyonistlerin nasıl ve ne şekilde aşamalı katliamlar yapıp bir nesli yok etme gayretinde olduklarını anlatan, Filistin halkının bütün bu olanlara karşı nasıl bir direniş gösterdiğini gözler önüne seren bir belgesel... İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
          
          Hayırlı Cumalar

Siyah_Kalem_

Gün geceye döndü yine, sinemde bir puslu hava;
          Soluğumda yaşlar gizli, soluğum koşturmakta...
          Yetişmek istiyor acılara, benzi solmuş hüzünlere!
          Gördükçe bihaber garabet bakışları, kifayetiz kalıyor,
          Tıkanıyor, yutkunuyor, düşünceler birbiri ardına sırada;
          "Olsun, biz ne için yoldayız? Onlar sussun, biz Allah rızası için seferdeyiz!" diye cevap veriyor onlara...
          Darlık basıyor sinemi, soluğum can çekişiyor,
          Gün geceye döndü yine, sinemde bir puslu  hava;
          Düştüğü yerden kalkıp, son sözlerini söylüyor;
          "Ya şehâdet ya zafer! Allah bizimle!" diyor...
          
          Siyah

Siyah_Kalem_

Bedenimiz, yaşadığımız şehir ve çevre, içinde bulunduğumuz bir ortam, çalıştığımız yer, her neresi olursa olsun bizim için kabir olabilir. Hakikate ters, mânâdan yüz çevirmiş, kalbimizi sıkan, dert sahibi insanı deyim yerindeyse derdinden alıkoyan, Kur'an ve hükümlerini ve Cihad'ı unutturan, mâni olan, mazlum ve masumları yok sayan bir algı ve ortam bizi sürekli diken üstü diyebileceğimiz birşekilde tutup sıkabilir! Bu durumda yaşadığımız ortamın, kabirden ne farkı var değil mi?
          
          İşte böylesi bir durumun genelinden özeline ve daha şiddetlisine indiğimiz vakit; Filistin'de yaşanan tarifsiz olayları ve halkının çekmiş olduğu zorlukları gözümüzün önüne getirelim. Bunların özelinde Mücahidlerden birisi olan Yaşayan Şehid- Abdullah Galip Bergusi'nin sözlerine kulak verelim.
          
          (Devamı Aşağıda)

Siyah_Kalem_

...(Tutuklu bulunduğu hücreyi kastederek) - Bu kabir, başıma gelenler ve imtihanım, Allah'ın kendisi için şehadet yazdığı kimsenin, ister savaş meydanında isterse de karanlık hücrede olsun maddî, manevî, insanî, rabbanî, bedenî ve ruhî olabileceğini öğretti. Neden olmasın ki? Bedenim burada, kabirde iken ruhum istediği yerde dolaşabiliyor. Artık yeryüzü, havada uçmama; gardiyanlar ve kabrim özgür olmama ve dilediğim yerde bulunmama engel değil!
          
          Bu yazdıklarım, hayalperest olduğumu düşündürebilir. "Kabir gibi bir yerde gömülen bir kimse nasıl olur da özgür olabilir?" diyebilirsiniz. Hatta bu satırları nasıl yazdığımı da sorabilirsiniz. Buna cevabım, Kur an-ı Kerim'in bir Ayetinden olacaktır:
          
          "Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah'a dayanıp güvenene, Allah kâfidir." (Talak, 65/2-3)
          
          Evet, kim hakkıyla Allah'tan korkar ve ihlaslı bir şekilde üzerine düșeni yaparsa Allah, ona hiç ummadığı yerden çıkış kapıları açmaya kadirdir. Kalbi sıkışan ve gönünde darlık hisseden Allah'a dönsün, O'na dua etsin. Allah'ın seninle birlikte
          olduğuna yakinen inan Müslüman, Kur'an oku ve onu hayatına uygulamaya çalış! İşte o zaman Allah'n yardımının seninle birlikte olduğunu hissedeceksin. Çünkü hakkıyla Allah'tan korkan kimse, insaniliğinden tecerrüt edip artık rabbani mertebesine ulașmıstr. Fakat bu durum, yani kişinin rabbanilik mertebesine ulaşması, onun günahtan ve hatadan beri olduğu anlamına gelmez! Bu durumda yalnızca Allah'a daha yakın olunur.
          
          Yaşayan Şehid Abdullah Galip Bergusi 
          
          (Yoldaki Mühendis - 2 / Sayfa 68-69)

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 es-selâmu aleykum es-seyyide nûr merhaban
            
            Yaşayan Şehid Abdullah Galip Bergusi; aynı şekilde bize tek kişilik hücresinden seslenerek, bizleri Cihada çağırmakta ve elimizden gelen ne varsa  yapmamız için çağrıda bulunmakta:
            
            "...Hepimizin bu davanın bir yerinden tutması icap ediyor. Yazı yazabilen yazsın, gazeteci olan haberlerimizi paylaşsın, hiçbir imkanı olmayan kardeşlerim en azından dua etsin; ama herkes bir şey yapsın. Yazılarımızla kağıtları diriltmek ve kalemleri tüketmek için, bunu yapmamız gerekiyor." 
            
            Yoldaki Mühendis-2 / Sayfa 41
Reply

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  selâmunaleykum es-seyyid esved merhaban 
            
            Yaşayan Şehit, cihadın ve nurun mücahaiti olan Abdullah Galib Bergusi, 2003 yılından bu güne kadar kaldığı tek kişilik hücresinden dünyaya seslenmekte; Yoldaki Mühendis ve Yoldaki Mühendis-2 kitapları ile. 
            "Bu kitaplarımı, Filistin işgali lanetleyen herkese ithaf ediyorum. Çünkü ben karanlıklardan nefret ediyorum. Karanlığa lanet etmeyenlerden de nefret ediyorum."
            
            "Elleri ve ayakları kelepçeli Dirseklerinden karanlık odanın tavanına asılı 
            Kurşunun fecri güneşsiz doğuyor Emelsiz gözsüz doğuyor 
            İşgal haddini aştı, mantığı ters yüz etti 
            Sorular ve cevaplar, soruşturma tamamlandı 
            Bedenim ateş gibi kırbaçlardan acı çekmekte 
            Kemiklerim kırılmakta 
            Kemiklerim toz haline getirilmekte Denizim fırtınalı fikrim dalgın Kalbim acı çekmekte ruhum daralmakta 
            Esir düştüm işgence çektim ama gizlilik dilimden düşmedi 
            Ruhum acının şiddetinden Hâlık'a yükseldi 
            Hayır, göklere yükselme ey ruhum Daha noktalanmadı hikayem, daha Şehit olmadım
            Tutuklanmadan önce böyle şeyler yaşayabileceğimi biliyordum. Çünkü siyonist işgal güçleriyle savaşanın önünde sadece üç seçenek var. Ya şehadet, ya esaret, ya zafer." 
            Yoldaki Mühendis sayfa 71,72
Reply

Siyah_Kalem_

https://www.instagram.com/reel/DBy-KndIRZm/?igsh=OHducXg1djE1Y3h6
          
          Bir tarafta adı Müslüman olanlar; açlıktan bir öküzü devirecek kadar bitkinler(!), moralleri bozuk(!), ne yapsınlar işte çok büyük emeklerle oralara geldiler, bakın birlik içindeler paylaşmayı biliyorlar, ayrı tabakları bile yok! O kadar ki yoksunlar!
           Evet evet yoksunlar; dinden, imandan, vicdandan, insanlıktan, şeref ve haysiyetten yoksunlar! 
          
          Diğer taraft, ikinci görüntü mü? 
          Bir yiğit var gördüğüm, çocuk adam dediğimiz yiğitlerden! Adamım diyenlerin hepsini toplasan tırnağı bile edemeyecekleri bir yiğit! Belki yetim belki öksüz kim bilir? Kendi kadar su bidonunu taşımaya çalışıyor; ona zor mu sanırsınız? Asla! Cihandaki cümle kâfir karşısında bu küçük Mücahidin! Bir su bidonu taşımak ona zor mu gelir sanırsınız?
          
          İşte gerçek Müslüman, gerçek Mü'min, gerçek Mücahid! Biz sıcak yataklarımızda uyurken, rahat içinde yer içerken onlar bu haldeler! 
          
          Hiçbirşey yapmıyorsanız dua edin, kalkın birkez olsun susmadan anlatın, insanlara, insanlığa duyurun seslerini!
          
          Siyah

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 es-selâmu aleykum es-seyyide Hulya mesau'l-hayr
            
            Her dem olduğu gibi elbette bu konuda da hemhâliz, öfkemizin sınırlarında gezinenler fazlasıyla çok ve zor tutuyorum kendimi, hele ki "takma kafana" diye söze girdiklerinde... Bilirim gün yüzü görmemiş sözlerle, hakedeni nasıl alnının ortasından vuracağınızı! O vakit görürler esas delilik neymiş...
            
            Gördüklerimiz, duyduklarımız, tüm tespitlerimiz; bizi insanlıktan yoksun ve inancında sekteye uğramışlara götürüyor. İmanın gereği olan ne varsa bir kenara koyup kendine Müslüman diyenler veya aslı başka olup kendini Müslüman diye tanıtanların arasında fark kalmamış vaziyette! Olması gerekenleri tek tek sıralamamıza gerek kalmadan, zaten Kur'an'a bakmış olsalar bu kimseler de görecektir. Bilmekle yapmak arasındaki farkı da idrak ile eğer samimiyseler fiile dökecektirler. Bugün ne komşusunu ne akrabasını ne Müslüman kardeşini düşünmeyen bir çoğunluk var, fitne ateşi ile yanan bir insanlık... Kör, sağır ve dilsiz; görürler mi, işitirler mi, konuşurlar mı? Ne mümkün!
Reply

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  selâmunaleykum es-seyyid esved mesau'l-hayr 
            
            Bu konuda gerçekten çok öfkeliyiz; adeta kendimizi bağlamaya çalışıyoruz, sırf ağzımızdan ağır sözler çıkmasın diye. Gerçi bende bulunan gün yüzü görmemiş sözler, nereye gideceğini, nasıl perişan edeceğini gayet iyi bilir. Sıkıntı yok! 
            
            Nerede kaldı İslâm’ın öğrettiği kardeşlik ruhu, nerede ümmet bilinci? Nerede Peygamber Muhammed’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözü? Allah’ın kelâmı olan Kur’an’ın bunca Ayeti, yardımlaşmayı, paylaşmayı, zorda olana kol kanat germeyi emrederken, nereye kayboldu bu bilinç? Nerede kaldı, Rabb’imizin rızasını kazanmak adına samimiyetle, hakkıyla yürüyen ayaklar?
            
            Ne yazık ki, yaşanan gerçek bambaşka. Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumun acısını yüreğinde hissedip sorumluluk alan kaç insan kaldı? Ah adımlar, bilinçsiz adımlar... Filistin'de veya farklı coğrafyaların bir yanında sıkışıp kalan çığlıklara, feryatlara, aç ve açıkta kalan masumlara duyarsızca, sorumsuzca geçen yaşamlar… Oysa bu yük, Müslüman’ın kalbinde bir sancı, vicdanında ağır bir yük değilse, utanmadan nasıl ümmet olunacak? Nasıl kardeşlikten bahsedilecek?
            
            Her insanın harcı mı Allah'ın  rızasını kazanmak. O’na bağlanmak, yakın olmak;  bu, herkese nasip olmayacak kadar büyük bir imtihandır. Allah’ın yüklediği bu sorumluluğu taşımak, yüce bir bilinç ve derin bir ihlas gerektirir. Keşke Filistin’deki kardeşlerimizin açlığı, susuzluğu, acıları, gözyaşları her Müslümanın kalbine bir yük ve sızı bırakabilseydi. Keşke bu dünyada gerçekten yanan bir yürek, ihtiyaç sahibinin çığlığını duyabilseydi. Ama ne mümkün. 
Reply

Siyah_Kalem_

https://x.com/CinsDergi/status/1853761102217118160?s=19
          
          Neresi bilmiyorum, bir Avrupa ülkesinde; Filistin için yapılan yürüyüşte görüntülerde yabancı dediğimiz insanlar görülüyor. 
          
          İyi bakın, ağlayan birçok insan var; alkışlayan, destek verenler, ağlarken elini yere vurarak birşey yapamamanın kızgınlığını yaşayayanlar... İşte bu yabancı dediğimiz, farklı dil ve farklı dine mensup insanlar vicdanlarını ortaya koyuyorlar.  İnsan olmanın en temel esası olan vicdanı! 
          
          Oysa Müslüman kimliğini taşıyan milyarlar bu vicdanı sessizliğe gömmüş durumda, değil gözyaşı dökmek "bana ne Filistin'den" diyenleri de görüyoruz. 
          
          Kimlik duruşu belirler, eğer kimliğin gereği duruş yoksa münafıklıktan, yalancılıktan başka birşey değildir!
          
          Siyah

Hulya-53

@Siyah_Kalem_  evet bugün günlerden cuma. Cuma bayramımız mübarek olsun. Rabbim her anımızı rahmetle ve hidayetle donatsın. 
Reply

Siyah_Kalem_

Hani dar gelirsen ya şehre,
          Hani avuç avuç toprağı eline alır gibi yumruğunu sıkarsın, 
          Hani düştüğün yerden doğrulup biraz  acıyla kalkarsın,
          Hani dağınıktır biraz başın ama yine de gönlün derli topludur, kaldığın yerden devam edersin,
          Hani için sıkılır ve "Allah! Allah!" dersin,
          Hani göğüs gerersin olur olmaz söylencelere,
          Hani geriye atıp hepsini sadece derdin ile dertlenirsin ve uykuların kaçar,
          Hani yıkık harabe olmuş yuvalar gelir gözünün önüne de, yattığın sıcak yatakta uyumaya utanırsın,
          Hani söyleyecek çok sözün vardır ama yutkunur kalakalırsın,
          Hani gözyaşların inci inci çiğ tanesi gibi düşer de içine; dudaklarını büker uzaklara dalarsın,
          Hani kitaplar, defterler, notlar bir arada sanki savaş meydanında hazırlıklar yaparsın,
          Hani kalemin bilenir de bilenir ve cenk meydanında yiğitleri yazarsın;
          İşte göğsümüzde kor, işte bize cenk meydanı, işte bize en büyük sınav! 
          
          Filistin; yüreğimde yangın, yürek yangınım, yürek yangınımın yangını, elbet birgün kavuşacağız! inşaAllah
          
          Siyah

Siyah_Kalem_

Açlık susuzluk çekildi, Filistin halkı Allah'ı zikredip direndiler,
          
          Çoluk çocuk Şehid edildi, acılarını bağırlarına basıp Allah'ı zikredip direndiler,
          
          Tanklar, bombalar, uçaklarla geldi kâfirler; her türlü imkânsızlık içinde ellerinde ne varsa Allah'a sığınıp direndiler,
          
          Yalan yanlış haberler ve söylemlerle yalnızlaştırma politikası izlendi, Filistin halkı Allah'a sığınıp tek başına direndi,
          
          İftiralar, dedikodular, bahaneler ve "bana ne"ler ortaya sürüldü; Filistin halkı Allah'a sığındı tek başına direndi!
          
          Birilerinin rahat koltuklarında verdiği vaazlar, anlattığı hüküm ve esaslar, Cihad meydanında yapılması gerekenleri, Filistin halkı bizzat yaşadı ve asla şikâyet etmedi direndi! 
          
          Küfür ittifakı ve onların hizmetkârları oyun üstüne oyun kurarak algı yaparken, unutturulup geri plana attırılırken ve buna sözde Müslüman ülkeler razı gelirken; Filistin halkı ne Allah'ı unuttular, ne Kur'an'ı terkettiler, ne Peygamberimizin yolundan ayrılıp başka yol tuttular! Direndiler, direndiler, direndiler! 
          
          Cihad nedir ve erlik nasıl olur görmek isteyen Filistin'e baksın! 
          Bilsinler ki Peygamber hüznüyle kırılan ve derin bir sızıyla yanıp kavrulan bu yiğit insanların ahları yakalarındadır! 
          
          Her zaman söylediğimiz gibi; Allah bizimledir!
          
          Siyah