Siz hiç bir hikayenin iki tarafını da yaşadınız mı? Bu talihsizlik, bu çaresizlik… Biten bir hikayede öteki tarafı suçlamanın rahatlığı da çekilip alındı mı elinizden? Sonunda nereye varacağınızı, ne olacağını bile bile çaresizce çekiştirildiniz mi bir yola? Her adımında bir şeyleri düzeltmeye çalışırken, aynı hataları yaptığınızı fark ettiniz mi?
Siz hiç, bir hikayenin iki tarafını da yaşadınız mı? Eskiden suçladığınız insana dönüştünüz mü? Yetmezmiş gibi, şimdi suçladığınız insan geçmişteki siz miydiniz? Hiç yaşadınız mı bunu?
Siz hiç, bir hikayenin iki tarafını da yaşadınız mı? Bütün suçlamaları ister istemez yüklendiniz mi omzunuza?
Bir zamanlar ismini ağzınıza almamaya yeminli olduğunuz o kişiyi görseniz ayaklarına kapanacak gibi hissettiniz mi? Sayiklayip durdunuz mu bu laneti kırmak için? Sessiz köşelerde özür dileyip durdunuz mu? Defalarca, ama defalarca… Sabahları uyanıp da kefaletinizin kaç yıl süreceğini hesaplayıp çenenizi sıktınız mı?
Hadi diyelim ki her şeyi kafamda kurdum, siz hiç aynı hayali iki kere kurup da karşınızdaki kişi kendiniz oldunuz mu?
Öğrenmiyor değilim, öğrendim, ilkini nasıl kırdığımı öğrendim, ikincisini nasıl kırıyor olduğum kafama dank etti, hiçbirini suçlayamadım. Çünkü ben her iki hikayeyi de yaşadım, hatta belki de istemeden yazdım.
En kötüsü de, bu hikayeler o kadar sessizce yaşandı ki, o kadar sessizce yorulup bitkin düştüm ki yaşamaktan… artık elimde kalan tek duygu özlem.
24 Mayıs 2025