Unuttun mu? Sorusuyla başlayalım konuya. Unutmak nasıl bir şey daha doğrusu unutmak diye bir şey var mı? Soru yanlış oldu değiştirelim. Alıştın mı? Gelmeyecek birini beklemeye, seni sevmeyecek olan birini sever diye ümitle beklemeye, bir yakınlığınız olmamasına rağmen özlemeye, ismini duyunca deli gibi atan kalbine, gözlerinin bir yıldızdan farksız bir şekilde parlamasına, bütün vücudunun güneş ile yarışacak dereceden ateş gibi yanmasına ,hiç bir yara bere almadığın halde canının acımasına. Sanırım bu sefer doğru soruyu sorduk. Peki cevabın ne? Susma, söyle. Gözlerin neden doldu? Evet mi? Hayır mı? Evet. Acı çekmene rağmen vazgeçtin. Hani deli gibi seviyordun, hani vazgeçemezdin, hani gözleri dünyandı, hani elleri sobandı, hani kıyamadığındı, hani bir gelecek kuracaktın, Hani? Ne yani yalan mıydı. Farabi, söylediklerini uygulamaya dökmeyenlere sahte filozof diyor. Biz de şimdi sahte sevenleriz galiba. Sadece sözde klasik, basit iki kelime "seni seviyorum." insanların yalan söylediğini nerden anlarsınız söyleyeyim size, işte bu basit iki kelimeyi yan yana getirip doğrudan size söylüyorsa, büyük ihtimal yalan söylüyordur. Sevmek bu kadar basit değil azizim.