Carmeloti

Bazen pencereye çarpan, ağaç yapraklarının yüzeyinde can bulan yağmur sesi dinlendirir insanı. Düşüncelerin volta attığı beyin bile durur, yağmurun sesini dinler. Huzur bulur orada. Kısa süreli inzivadır pencere camına ritmik bir şekilde çarpan yağmur damlaları. Ahenkle dans eder, sizi çok farklı diyarlara götürür. Belki de hiçbir şarkı sözü, hiçbir melodi o yağmur tanelerinden daha efsunkâr, daha huzurlu değildir. Ne demiş şair :
          	
          	"Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
          	 Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
          	 Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz
          	 Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz 
          	 Küçük, muttarid, muhteriz darbeler" 

Carmeloti

Bazen pencereye çarpan, ağaç yapraklarının yüzeyinde can bulan yağmur sesi dinlendirir insanı. Düşüncelerin volta attığı beyin bile durur, yağmurun sesini dinler. Huzur bulur orada. Kısa süreli inzivadır pencere camına ritmik bir şekilde çarpan yağmur damlaları. Ahenkle dans eder, sizi çok farklı diyarlara götürür. Belki de hiçbir şarkı sözü, hiçbir melodi o yağmur tanelerinden daha efsunkâr, daha huzurlu değildir. Ne demiş şair :
          
          "Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
           Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
           Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz
           Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz 
           Küçük, muttarid, muhteriz darbeler" 

Carmeloti

yağmura çok teşekkür ederim
          bu gece yalnızca cesedime yağdı
          bana bir şey olursa diye korktum
          seni birkaç saniye düşünürsem;
          düşünürken üşürsem diye korktum
          oturup siyah portakallar yedim
          oturup korkunç kitaplar okudum
          içimde bir sıkıntı gibi cinayet
          içimde bir sığıntı gibi telaş
          içimde felaket gibi bir merak
          hislerimin uzağına düştüm, şimdi çok üzgünüm
          şimdi çocukluğumun uzağına da düştüm
          daha da düşersem diye korktum
          seni birkaç saniye düşünürsem;
          ay kıvrılırsa diye
          kan kıvranırsa diye
          can sıçrarsa ölürken bir yerlere,
          daha da ölürsem diye korktum
          seni birkaç saniye düşünürsem;
          sessem, sersem bir heceysem eğer
          seni bir kelime edersem diye korktum
          seni kötü bir cümlede kullanırsam
          adını söylerken takılırsam, yanlış telaffuz edersem
          böyle bir günah işlersem
          tanrı affeder diye korktum
          yağmura çok teşekkür ederim
          bu gece yalnızca bu şiire yağdı
          sağ ol aşkım
          sağ ol kırık kolum, kesik bileğim, kırık yüzüm,
          kesik geleceğim, kırık sonsuzluğu her şeye rağmen
          yağmura bulanmış, güzel bir yazdı
          

jjgsthv

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
          Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
          Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
          Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
          Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.

Carmeloti

Uzun zaman sonra hoş geldin (":
Reply

Carmeloti

Her şey seni bekliyor her şey gelmeni 
            İçeri girmeni 
            Senin elinin değmesini 
            Gözünün dokunmasını 
            Ve her şey tekrarlıyor 
            Seni nice sevdiğimi
            @mrjjeongguk  
Reply

Carmeloti

Ne zaman seni düşünsem yalnızlığım aklıma gelir
          Bir ürperti gibi derinden derine duyarım çaresizliğimi
          Nedir bu gürültüler derim, top patlamaları
          Nedir bu şakaklarımda zonklayan ağrı
          İçimden dalga dalga boşanan gözyaşları ne
          Bu hangi nehir ki uzayıp gider alabildiğine
          Nedir bu ümitsizlik dolu bu kahır dolu yaşlar
          Bu denizler altında kopup gelen fırtına
          Bu bir çağlayan gibi uğultulu yaşlar
          Oysa zamandır ilerleyen imkansızlıklar içinde
          Başlangıcı olmayan bir sondur yaklaştığım
          Bu ipince nehir nereye gidiyor bilen var mı
          Ağlatan ne beni
          O doyamadığım dakikalar mı
          Düşen aksi mi gözlerime o bal rengi gözlerin
          Ki içimde çalkantısıyla hıçkırır denizlerin
          Sorarım; bu ağlamak ne kadar, nereye kadar
          O zaman rüzgar durur, fırtına diner ansızın
          Kapanır yorgun gözlerim bir gece başlar
          Ve karanlık uykularla sürer ağlama saatleri
          Uyanınca bir ıslak şafaktır gördüğüm
          Bir büyük resimdir gökyüzü seyrederim
          Yine özleminle yanıp tutuşur göz bebeklerim
          Duyarım vurgularını başımda çaresizliğin
          Ben ağlayacak adam değildim bir kadın için
          Beni perişan edecek ne vardı bu kadar
          Bir de "Erkekler ağlamaz" diyorsun
          Tanrılığından utanmasa
          Tanrı bile ağlar.
          

Carmeloti

Ya ne yapsaydım?
          Sağlam bir arka, bir patron bulup
          Ağaca tırmanmış sarmaşık gibi
          Kabuğu yalayarak bir vasi edinmek mi?
          Bilek gücüyle yükselecek yerde
          Kurnazlıkla yükselmek mi?
          İstemem! Herkes gibi koşarak
          Para babalarına şiirler dizmek mi?
          Bir bakan üzülmesin, yüzü gülsün diye!
          İstemem! Her gün bir tepsi yemek için
          Kapı kapı dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
          İstemem! Pohpohlarken bir yandan,
          İşinizi mi görmeli öte yandan?
          Belki kaz gelir diye bana,
          Birilerini göklere mi çıkarmalı?
          İstemem! Bir kibar salonunda,
          Kucak kucağa mı dolaşmalı? 
          Ve sonunda şiire koyup ayı, yıldızları
          Coşturmak mı gerek yaşlı kızları?
          İstemem! Bir ünlü kitapçıya giderek
          Parayla şiir mi bastırmalı? İstemem!
          Bulup meyhanelerde bir alay sersem,
          Kendimi dahi mi seçtirsem?
          İstemem! Başkalarını yazacak yerde,
          Tek bir soneyle ün mü kazansam meyhanede?
          İstemem! Yoksa korkayım mı, gazetelerde
          Aptalın teki beni eleştirecek diye?
          Yoksa durmadan " Adım görünsün yeter ki şu adi Mercure gazetesinde" mi diyeyim?
          İstemem! Hesaplamak, korkmak, sararıp solmak,
          Şiir yazacak yerde ziyaretlere gitmek,
          Kendini mi tanıtmak gerek?
          İstemem! Eksik olsun!
          Ama şarkı söylemek, hayal kurmak, gülmek
          Tek başına, özgür olmak
          Gören göz, titreyen ses olmak, 
          Canı isteyince şapkayı ters giymek
          Karışanı olmamak, hiç yoktan
          Kılıcını çekmek ya da bir şiir yazmak! 
          Para, şan , şöhret kaygısı olmadan 
          Çalışmak, aya gitmek istediğin zaman! 
          Kaleme sarılmak, ancak duyarak 
          Alçakgönüllüce yazmak, sonra içinden 
          Yavrum demek, çiçekleri, meyveleri 
          Yaprakları hoş gör hatta bu topladığın 
          Kendi bahçenin ürünleri de, çekinmeden! 
          Sonra olur da kazanırsan büyük zaferi, 
          Onu kazanan sensin, başkası değil! 
          Borçlu kalmazsın hiç kimseye 
          Hakkını ara kendinde bile. 
          Kısaca, sarmaşık gibi asalak olmaktan sakın, 
          Ihlamur ya da kavak olmasan ne çıkar? 
          Çok yükseklere çıkamasan da yalnızsın! 

jjgsthv

Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
          Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
          Gün olur, onuru güzel çocuk
          Acı da yakışır insanın yüreğine.

Carmeloti

Eflatun esintiler içinde titredi incecik
            Aynı içten kokuyla iki ayrı erguvan
            Birisi bir küçük evin içe dönük bahçesinde
            Süsledi sevgisini iki pembe avucun
            Öbürü bir mezar başında öksüz
            Döktü rengini sessizce @jjeonggukv97 
Reply