DIANA

ÇAYLAK YAZAR SELİN'in DÜNYASINA HOŞ GELDİNİZ!
30.11.2014

Pekala öncelikle beni tanımak isteyen olursa diye yazmak istediğim kısım. Hakkımda kısa kısa. 17 yaşımdayım ve İstanbulda yaşıyorum. YGS'ye hazırlanan bir bahtsızım.
Ancak bunların ötesinde ben yazmaya ve okumaya aşık bir yeni nesil gencim. Peki, yazmayı bu kadar çok seven bir gence göre nasıl bir şey olduğunu bilmek ister misiniz?

Yazmak kelimelerle bütün olmaktır. Dans etmek belki bulutların arasından sızan ay ışığında. Parlamaktır aşkın ışığı altında. Rengin ne olursa olsun.

Derinlere işlemektir, ruhunun derinlikleriyle hissederek yazmaktır. Yüzeysel içi kuru, tat vermen cümlelerden ziyade, daha içi dolu, daha hissedilir, elde tutulur cinsten yazılmalı.

Yazıyı okuduktan sonra yüzünde bir gülümseme olmalı, yazının sana kattığı hissettirdiği… Ruhunu bütün okuyucularla paylaşmaktır, yazmak, okuyucuya akıtmaktır kalbini. Onlarla bir olmak, aile olmaktır.

Yazmak, bazen yağmurlu bir günde, otobüsün arka koltuğunda bir Teoman şarkısının ilk mısrasında düşer kelimelerle, önce tek bir kelimedir aklına düşen, sonra bir cümle olur ve bir bakmışsın mısralara, satırlara dönmüş.

Bazen de Black Veil Brides’ın ‘In The End’ diye bitişi çağırmasıyla başlar bitişler. Bitti denilen yazma tutkusu tekrar devam eder kaldığı yerden.

Hissederek, ruhunu paylaşmaya hazır hissederek okuyucuya. Aile olabilmek, hepsinin kalplerinde birer iz bırakabilmek. Ya da Augustus Waters  gibi hatırlanmak ister.

Benim için yazmak bu ve aklıma gelmeyen binlerce kelime ve sevme türevidir, kalbin pompaladığı kan misali kelimelerin damarlarına yayılması. Yazmak, hayallerinin kutsallığına erişmektir. Kalbe işlemektir en olmadık zamanda.

Yazmak budur. Ne kadarını başarabilirim ne kadarını başaramam? Onu da, zamanın harmanladığı benliğim rüzgarı gösterecek, öğretecek, kızgın güneşiyle harmanlarken, ayazının soğuğuyla it gibi titretecek yeri gelince. Ama illa ki öğretecek, bir şeyler katacak bu körpe benliğime…