Beyzaerseckin

'Hakan Günday romanlarından herhangi bir karakter, intihar etmeden önce bir mektup bırakmış olsa, bu mektup nasıl olurdu?
          	Kitaplardan cümleleri deyim yerindeyse cımbızla aldığımda ortaya şöyle bir mektup çıktı;
          	Biliyor musun, bir gün bir dostum bana:
          	'Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun' demişti.
          	Başta yadırgamış ama sonradan ona hak vermiştim.
          	Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir çok iyi biliyorum.
          	Ama ilgimi çekmiyor yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var ama ilgimi çekmiyor.
          	Duramayacak kadar yorgun ama ölemeyecek kadar hayattayım.
          	Neden böyleyim ve neye dönüşeceğim?
          	Sürekli kendime bundan sonra ne yapacağımı soruyorum. Hep aynı soruyu...Yüz kez... Bin kez..
          	Kendimi defalarca buluyor, defalarca kaybediyorum. 
          	Aynaya bakıp kendimi tanıyamamak, kendi anılarımı sanki başkası yaşamış gibi anlatmak, hiçbir şeyde kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak o kadar korkunç ki...
          	ve bir şey farkettim; hiç kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağımı keşfettim 
          	Çünkü benim için ölüm kalım meselesi olan diğerinin gözünde toz kadardı. 
          	
          	

Beyzaerseckin

@ Beyzaerseckin 
          	  Varlığıma nedensizlikten dolayı delirdim ben. 
          	  Hiçbir varolma nedenini kendime yakıştıramadığımdan. 
          	  Gerçekten de bu insanlarla aynı çağda yaşamıyordum. Sorarlarsa 'ne iş yaptın bu dünyada? ' diye, rahatça verebilirim yanıtını: yalnız kaldım. Kalabildim. Altı milyar insanın arasına doğdum ve hiçbirine çarpmadan geçebildim aralarından. 
          	  Önemli olan hep hangi açıdan bakabildiğindir derler. Buna inanmıyorum. Asıl önemli olan hangi mesafeden baktığın. Ben her şeye mikroskopla bakıyorum ve hepsi korkunç görünüyor. 
          	  Hepsi bu kadar mı? Ayrıca başka şeyler de düşünüyorum. 
          	  Mesela;
          	  acaba hep beş yaşında kalacak olan bir çocuk, yeryüzünde 30 yıl geçirince yetişkin bir insan gibi düşünmeye başlar mıydı? 
          	  Ya da 
          	  İsa son akşam yemeğini yememiş olsa? Son akşam yemeği. Son.. 
          	  İsa hayatının son yemeğini o sofrada yediği için değil, o sofrada ana yemek İsa olduğu için son.'
          	  Alıntıdır. 
          	  
          	  Djivan Gasparyan - Dle Yaman
Reply

Beyzaerseckin

'Hakan Günday romanlarından herhangi bir karakter, intihar etmeden önce bir mektup bırakmış olsa, bu mektup nasıl olurdu?
          Kitaplardan cümleleri deyim yerindeyse cımbızla aldığımda ortaya şöyle bir mektup çıktı;
          Biliyor musun, bir gün bir dostum bana:
          'Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun' demişti.
          Başta yadırgamış ama sonradan ona hak vermiştim.
          Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir çok iyi biliyorum.
          Ama ilgimi çekmiyor yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var ama ilgimi çekmiyor.
          Duramayacak kadar yorgun ama ölemeyecek kadar hayattayım.
          Neden böyleyim ve neye dönüşeceğim?
          Sürekli kendime bundan sonra ne yapacağımı soruyorum. Hep aynı soruyu...Yüz kez... Bin kez..
          Kendimi defalarca buluyor, defalarca kaybediyorum. 
          Aynaya bakıp kendimi tanıyamamak, kendi anılarımı sanki başkası yaşamış gibi anlatmak, hiçbir şeyde kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak o kadar korkunç ki...
          ve bir şey farkettim; hiç kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağımı keşfettim 
          Çünkü benim için ölüm kalım meselesi olan diğerinin gözünde toz kadardı. 
          
          

Beyzaerseckin

@ Beyzaerseckin 
            Varlığıma nedensizlikten dolayı delirdim ben. 
            Hiçbir varolma nedenini kendime yakıştıramadığımdan. 
            Gerçekten de bu insanlarla aynı çağda yaşamıyordum. Sorarlarsa 'ne iş yaptın bu dünyada? ' diye, rahatça verebilirim yanıtını: yalnız kaldım. Kalabildim. Altı milyar insanın arasına doğdum ve hiçbirine çarpmadan geçebildim aralarından. 
            Önemli olan hep hangi açıdan bakabildiğindir derler. Buna inanmıyorum. Asıl önemli olan hangi mesafeden baktığın. Ben her şeye mikroskopla bakıyorum ve hepsi korkunç görünüyor. 
            Hepsi bu kadar mı? Ayrıca başka şeyler de düşünüyorum. 
            Mesela;
            acaba hep beş yaşında kalacak olan bir çocuk, yeryüzünde 30 yıl geçirince yetişkin bir insan gibi düşünmeye başlar mıydı? 
            Ya da 
            İsa son akşam yemeğini yememiş olsa? Son akşam yemeği. Son.. 
            İsa hayatının son yemeğini o sofrada yediği için değil, o sofrada ana yemek İsa olduğu için son.'
            Alıntıdır. 
            
            Djivan Gasparyan - Dle Yaman
Reply

Beyzaerseckin

Çok hızlı gitmiş her şey, her şeye yetişmeye çalışmışsın...dur! Sakinle! Dinlen! Yorulmuşsun, farkedememişsin bile. Basit değil... İnsan bu kadar basit değil. Robot değil, anlamsız değil aksine fazla anlamlı.. bazıları, bazenleri  bu anlamı kaldıramayacak kadar aciz. Dünyadan ve hırslardan ibaret değil bir kaç on yıllık insan ömrü. Yaşamak bu değil! Yanlış bir şeyler... Yanlış değerlerle, haktan uzak doğrularla; içi boş, merhamet ve insaniyet şerefinden yoksun hal, his ve vaziyetler ile hakka ve mutluluğa ulaşacağını zanneden insanın hali ne şaşılası!biçare ,aciz ,şaşkın, cahil insan.. Yaratıcıyı ve yaşamı yanlış anladık Rüveyda. Dışarıdaki ve kafandaki ses izin vermemiş kendi sesine, ruhuna ,nefesine... ah rüveyda yaşamak ne garip şey:( hüzünlü bir şarkı çalıyor ruhumda. yetişemiyorsun, erişemiyorsun, yetmiyor  hiçbir şey.. Bütün dünya, bütün insan sesleri daha fazlası diyor, en iyisi diyor, doymuyor, duymuyor, bakmayı görmek sanıyor. Acımasız yarışta kalabilmek için sesini susturur, benliğinden uzaklaşırsın. Dinlenmeye ihtiyacın vardır. 
          İhtiyacın vardır sesine : o iyimser, iyilik fısıldayan sese... Öleceğim Rüveyda, öleceğiz... Ölüm hayat kadar gerçek. Hayat yalnızlık kadar gerçek... Ölüm döşeğinde insanı anlayacak ve kainatın sırrına ulaşacak mıyım Rüveyda? 
          İnsan, insan derler idi, insan nedir şimdi bildim...
          
          
          
          21 Kasım 2022
          01.06
          İstanbul

Beyzaerseckin

İyi değilim. Bir şeyler yanıyor, sızlıyor, çok acıyor. Yanan ben miyim, neden bu kadar acıyor, geçmeyecek mi hiç, iyileşmeyecek mi, ben de buralı olabilecek miyim bir gün?
          
          
          Ağlamak beni yoruyor, uykumu getiriyor.
          Nefes alamıyorum ağlarken, daralıyor göğsüm.
          Ama bir yandan ruhumdaki çığlıklar dışarı çıkıveriyor, yayılıyor etrafa taşımaktan belim büken yükler;kirli, varlığımı yıkan düşünceler. 
          Kimseler görmesin. Sessiz olsun her şey. Sessizce tüken. Tükenip hasta kalbin daha fazla dayanamadığında ses etme sakın. Sessizce, yavaş yavaş öl. Üzmeden kimseleri... 
          
          Ağlamayı seviyorum ama sevmiyorum tıpkı  yaşamak gibi... 
          
          Genzim yanıyor, boğazımda kekre bir tat eşlik ediyor. 
          
          
          Derinden kesiklerim var, kanıyor. Tuzlu göz yaşları üstüne dökülüp kavuruyor.
          
          
          23:57
          2 Haziran 2022
          Balıkesir
          
          Gündüzü ayrı gecesi ayrı eziyet, zamanın ilerlemiyor hissi verdiği sanki zaman kavramı durmuş, ben biteceğim gün bitmeyecek dediğim bir günden 
          
          

Beyzaerseckin

Sonu gelmez beklentiler...
          Herkes bir şeyler bekliyor. 
          Yüzlerce beklenti ve istekler.. 
          Yapılmadığı zaman hem şahsı hem başkaları üzer. 
          Yapacak o kadar çok şey var ki nasıl yapacağımı bilmiyorum. Önüm fırsatlarla dolu. Gücü hissedemiyorum kendimde. Eski beni özledim. 
          
          
          
          Yaşamayı çok seven tarafım ve tükenmiş, ölmek isteyen tarafım sürekli kavga ediyor. 
          Umarım yaşamayı seven tarafım kazanır. 
          Bu bir duadır.