Selamlar efendim :) Bölümler bundan sonra bir hafta arayla gelecek. Sebebi de şu ben oldukça ağır bir ders programının içindeyim, her hafta sınavlarım var :) Anlayış göstereceğinizi umuyorum. Ama buna hemen üzülmeyin çünküüü hayatımda yazdığım en uzun bölümdü bu bölüm. Word de 26 sayfayı gördüm siz düşünün :) Geçen bölüm gelen yorum ve voteler için teşekkür ederim :) Bu bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz bana yazın ben çook mutlu olurum :) Son olarak Eyvah benim sevgilim mafta, çarşamba gelecek :)
Azat yıldızlara uzanırmışcasına elini havaya kaldırdı.Bir avcunun içini dolduran yıldızlar gülümsemesine neden oldu. Gül adamın neşeli halini izlerken gülümsemeden edemedi. Azat’ın neşeli hali bulaşıcı bir hastalık gibiydi. İnsan ona bakarken bile mutlu oluyordu. Acaba hep böyle mi hissediyordum dedi içinden sessizce. Azatla birçok kez kavga etmiş bir çok kez de öfke krizleri geçirmişti ama bu hislerinin tek sebebini artık onu kabullenmemesin de buluyordu. En başından beridir Azat yanı başındaydı. O da biliyordu, onu sevdiğini ama kabullenmesini yıllarını almıştı. Üç yıl da her şey değişirdi. Belki Azat ondan vazgeçebilir kendisine oldukça güzel bir kadın bile bulurdu. Bir an için bunun mümkün olduğunu düşündü. Bedenine sarsan bir dalga esir aldı. Azat kızın titrediğini fark edince ona sarılıp kendi göğsüne hapsetti.
“Üşüdün mü?”
“E-vet” Ona gidip de seni daha var olmayan bir kadından kıskandım diyemezdi. Azat kızı ısıtmaya çabalarken mırıldandı.
“İçeriden hırka yahutta başka bir şey getireyim mi?”
“Hay-ır, gerek yok..” dedi kesin bir şekil de. Azat kızın saçlarını okşarken gülümsüyordu.
“Yani diyorsun ki ben senin yanın da kışın bile ısınırım..”
Gül kahkaha atacakken dudaklarını ısırdı. Bütün konağa rezil olmayı asla istemezdi.
“Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?”
“Alaycılığımdan mı? Asla” dedi emin bir şekil de. Genç kız gülümsedi ve adamın göğsüne doğru iyice yayıldı.
“Sanki hep benimleymişsin gibi hissediyorum Azat. Sanki hep birlikteymişsiz gibi..”
“Ben zaten hep yanındaydım. Gece üşünce üzerine örtmek istedim, rüyalarına girmek, seni severken beni sevmeni diledim. Benim gibi hissetmeni, benim gibi bana bakmanı..”
Gül başını kaldırıp adama bakarken mavi gözlerin derinliğinde boğulmayı bile diledi. Maviliğine her şeyi hapsedecekmiş gibi bakan adam aslın da sadece onu hapsediyordu. Azat kızın sol yanına düşen kısa saçlara uzanıp kulaklarının arkasına itti. Gül adamın dokuşuyla gözlerini kapattı. Azat kızın dudaklarına uzandı. Gül derin sıcaklıkla adama karşılık verdi. Onu seviyordu, onun dokunuşlarını da kendisini has hallerini de..
...
“Eminsin yani?” dedi Dicle gülümseyerek. Boran kızın sorusunu belki ellinci kere cevapladı. O yüz kez daha sorsa hiç bıkmadan cevaplardı. Adam başını sallarken Dicle adamın boynuna şuursuzca sarıldı. Boran gerilen tüm kaslarına hayret etti. Dicle geri çekilmeyecekmiş gibiydi.
“Çok çok mutluyum!”
“B-en” dedi burnunu kızın saçlarına daldırırken. Önceden hiç kokusunu bile bilmediği menekşe bu kızın bütün azalarına yedirmeye niyetli gibiydi. Dicle adamın sıcak nefesini kulağının hemen arkasın da hissedince geri çekildi. Aptalsın Dicle! APTAL! Hiç utanmadan adama öyle sarılmıştı.
“Ş-ey ben bir an öyle şe..y ol-unca sevi-dim ben faz-la-“ Dicle devrik devrik kurduğu cümleye somurttu. Harikasın kızım diyerek kendisini bağırırken Boran’ın bakışları utanmasına neden oldu. Boran kızın utangaç hallerini oldukça çok seviyordu. Dicle uzun olan saçlarından yardım dilermiş gibi boynunu eğdi ve saçları yüzünü yarım kapattı. Boran ağa kızın ne yaptığını fark edince kaşlarını çattı. Ondan kaçmaması gerekiyordu. Adam kızın düzgün olan o çenesini tutup kaldırdı. Dicle adama bakarken neden biraz öncesine oranla daha farklı olduğunu anlayamadı.

YOU ARE READING
YABAN GÜLÜ
RomanceGül ve onun baş gardiyanıyla tanışın. Gül için Mardin artık bir kafes haline gelmiştir ve bu kafesin baş gardiyanı Azat'tır. Peki ya Gül yanılıyorsa ya Azat kafesin değil de kalbinin efendisiyse? Azat Gül için özgürlüğünde olmuştu. O artık Mardin'e...