Siyah...
Siyahın içinde bile siyah. Kuzgun rengi saçlar. Karanlik gece gibi, sanki ayışığı varmışçasına parlıyor.
Saçlarına tezat oluşturacak kadar beyaz bir ten dolgun alt dudağı ince üst dudağının altında iştah açıcı.
Iki kocaman çukura yerleştirilmiş iki kuzgun göz rengi dipsiz kör iki kuyu biraz uzun baksan anında düşeceksin karanlığa.
Çıkışı yok o iki kuyunun kurtulma şansın sıfır.
Ona bir isim vermem gerekseydi kesinlikle kuzgun derdim. Cünkü saçları ve gözleri gibi giydiği kıyafetlerde siyahtı.
Onu yansıtan bir renk onun o karanlik dünyasına uyan başka bir renk olamazdı zaten. Hangi renk onun hayatına girebilirdi ki zaten girse bile solardı kurur ölüp gidersi tum renkler cunku onun hayati doğuşundan beri siyahti. Baska bir renk egreti çirkin ve rahatsiz edici olurdu onun hayatinda.
Korkuyordu. Oysa benim ondan korkmam gerekirdi. Sayısız cin ordusuna sahip bir gezen olan oydu ama o benden korkuyordu. Uzerine giydiği siyah tişörtün uzerinden belli olan kollarındaki tum tüyler diken dikendi ve titriyordu.
Oysa geldiğimi bilmesi gerekirdi onun kadar görüşü acik biri onu bulmak icin cennetten indiğimi fark etmemiş olamazdı.
Benden korkması işime gelir doğrusu hedefime bir adım daha yaklaşırım. Cunku her insana en kötü şeyleri yaptıran iki his vardır. Biri korku biri kıskançlık.
Ne kadar guzel ki bu iki duygudan da yoksunum. Ne korkum var nede kıskançlığın. Cunku insan degilim.
Ama o ne kadar son gezen dişisi olsa da sonuçta insan babanın dölü.
Şu küçümseme huyundan arın artik unutma sende insan bir annenin rahminden geldin dunyaya..
Ige amca.. hakliydi. Ama benim annem onun babası gibi sıradan bir insan değildi. cennet bekçisiydi.
"Hoşgeldin yok mu" dedim. Hala yerinden bir kez bile kıpırdamamış beni görür görmez arkasını dönmüştü.
Utangaç mıydı yoksa tepkilerini kontrol edemeyecek kadar cocuk muydu?
Kendimi yumuşak koltuğa bıraktığımda önümde ki sehpada duran kitap dikkatimi cekti.
Yavaşça gülümsedim. Biliyordum bu kitabi ama onun okumasına şaşırmıştım.
"Bi kahve icerim... lutfen sen zahmet etme neydi yardımcının adi vera mıydı?"
Ben hizmetçi değilim...
Diye bir ses yükseldi sessiz salonda.
"Vera git" sesi
Bir yerlerden tanıdık gelecek kadar garip hissettirmisti bana.
Sonunda bana döndüğünde beynimdeki yansımasını sildim. Ve görüntüsüne yeni an ekledim.
Farkli görünüyordu daha solgundu biçimli kaşları çatikti ve kendiyle bir savaş içindeydi. Vücud diline yansiyan gerceklerle benden gerçekten de korkuyordu.
" ne istiyorsun"
"Bnce biliyirsun" dedim o karşıma oturduğun da
"Onu sana vermeyecegim" bende oyle tahmin etmiştim zaten öyle kolay teslim olmayacağını biliyordum.
"Vereceksin" dedim ustune basa basa benim dilimdeki kararlilik onun gozlerinde ki kararlilikla savaşabilirmiydi.
"Asla... buraya bosuna geldin kor onu sana vermeyecegim onu acmana yardım etmeyecegim bu annen baban icin bile olsa"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyHayatim boyunca herkes bana deli dedi. Bir sey ne kadar sık dile getirilirse o olurmuş derler. Olur muydu? Olurdu biliyordum. Adim asel.... alkolik bir baba faise bir anne ozurlu bir kardeş ve yillarca turkiyede ki tum yetistirme yurtlarini gezen...