Kᴀʏʙᴇᴛᴛɪᴍ﹐ ᴋᴀʏʙᴇᴅɪʏᴏʀᴜᴍ. ʜɪᴄ̧ ᴋᴀᴢᴀɴᴀᴍᴀʏᴀᴄᴀğıᴍ sᴀᴠᴀşıɴ ɪᴄ̧ɪɴᴇ ɢɪʀɪʏᴏʀᴜᴍ. ʙɪʀ ᴜ̈ᴍɪᴛ ʙᴀᴋᴛıᴋʟᴀʀıᴍ﹐ ᴇʟʟᴇʀɪᴍᴅᴇ ᴘᴀᴛʟᴀʏıᴘ ᴅᴜʀᴜʏᴏʀ. ᴇʟʟᴇʀɪᴍ ʏᴀʀᴀʟı﹐ ᴘᴀʀᴀᴍᴘᴀʀᴄ̧ᴀ. ᴇʟʟᴇʀɪᴍ ᴅᴇʟɪᴋ ᴅᴇşɪᴋ. ʀᴜʜᴜᴍ ᴋıᴠʀᴀɴıᴘ ᴅᴜʀᴜʏᴏʀ﹐ ᴋᴇɴᴅɪɴᴇ ʙıᴄ̧ᴀᴋʟᴀʀı sᴀᴘʟᴀʏıᴘ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀᴜ̈ʏᴏʀ. ᴅᴜʀᴍᴀᴅᴀɴ ᴋᴇɴᴅɪɴɪ sᴏʀɢᴜʟᴀʏıᴘ﹐ ɴᴇғʀᴇᴛ ᴀᴛᴇşɪɴɪ ᴋᴏ̈ʀᴜ̈ᴋʟᴜ̈ʏᴏʀ. ᴀᴄıᴍᴀ ғɪᴅᴀɴ ᴅɪᴋᴇɴ ɢᴏ̈...
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay bembeyaz parlak tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar gökyüzü kadar karanlık olan saçlara meydan okudu. Bulutlar ağladı, yağmur selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini. "Saçların kadar uzun ve güzel...