30. Bölüm

2.4K 164 14
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

"Ben sana hiçbir zaman kapımı kapatmayacağım Güvercin"

🥀

"Ya Ensar en alta asacaksın! Görmüyor musun?" Oflayarak kafasını aşağı eğdi. Koltuğun koluna çıkmış perde asıyordu. Ona ısrarla güneşliği alta takmasını söylediğim halde üste takıyordu.

"Fesubhanallah!" Diye kızgınca söylendikten sonra çıkardı perdeyi. Elinde evirip çevirdikten sonra alta taktığında tekrar çığırdım.

"Ya dikiş üste geliyor. Ters takıyorsun. Çıkar çabuk!" Gözlerini kapattı. Bir eliyle sakallarını kaşıdıktan sonra "HasbinAllah!" Diye sıkıntıyla konuştu. Ellerim belimdeydi. Kafamı koltuğun tepesindeki adamıma çevirmiştim.

"Sızlanma! Bak bir perde takarken Allah'ı zikrettin defalarca." Sonunda güneşliği taktığında inecekken elimle durdurdum.

"Ay dur be adam. Daha tül perde var. Öğrenci evi gibi bir tek güneşlik mi olacak?" Kaşları çatıldı.

"Tamam ver hadi, ver." Buz mavisi tülü avucuna sıkıştırdım. Koltuğun tepesinde oturur pozisyondaydı.

"Bak bu en üste takılacak. Dikişler de altta olacak. Tamam mı?" Bir anda işaret parmağı ve baş parmağının arasına burnumu kıstırdı. Şaşkınlıkla çığırdım.

"Ay burnumu kopardın! Bıraksana Ensar!" Gülümseyerek vurduğum elini çekti. Rahat bir soluk aldım.

"Emrin olur Güvercin." Sonunda kazasız belasız perdeleri astı.

🥀

Kapı çaldığında alelacele koşarak feracemi üzerime geçirdim. Üzerimi düzelttiğimde Ensar kapıyı açtı. Burak, eşi Zeynep ve kucağında ki Mısra bize bakıyordu.

"Hoş geldiniz." Dedim içeri buyur ederken. Ensar, Burak'la el sıkıştı. Ardından Zeynep içeri geçtiğinde sarıldık.

"Çok geçmiş olsun. İyisin inşAllah?" Tebessüm ettim. "İyiyim şükür. Gel şöyle geçelim." Ensar ve Burak salona geçerken Zeynep'i diğer oturma odasına davet ettim. Koltuklara oturduğumuzda Mısra'yı yere bıraktı. Bera içeri girdiğinde onunla uğraşmaya başladı.

"Ay yaralandığını öğrenince çok üzüldüm. Nasıl oldu? Yakalandı mı sana bunu yapan cani?" O anların aklıma gelmesiyle ürperdim. Tüylerim diken diken oldu.

"Kusura bakma. Hatırlatmak istemedim." Sorun değil diye yatıştırsamda sorundu. Hâlâ bazı geceler kabuslar yüzünden uykum bölünüyordu.

Ona yüzeysel bir şekilde yaşadıklarımı anlattıktan sonra üzerime gelmedi.

"Demekki yaşaman gerekiyormuşki şükür iyisin. Umarım bir an önce sana bunu yapanlar yakalanır." Minnetle gülümsedim. Kısa bir sohbetin ardından yemek vakti geldiğinde benimle birlikte ayaklandı. Erkekler için bahçede bir sofra hazırlamıştım. Görevli polisler de onlara eşlik edecekti. Bizim içinse mutfağa iki kişilik bir sofra hazırlamıştım.

Ensar'ın yardımıyla bahçeye yemek servisi yaptım. Onlar bahçeye geçerken Zeynep ve kendim içinde servis yaparak karşısına oturdum.

"Sana çok benziyor. Kaç yaşında?" Bera'yı kastediyordu. Mısra'yla uğraşıyordu. Mısra da onu sevmiş olmalıki oyununa dahil etmişti.

"Henüz dört yaşında." Kaşları kalktı. "Çok küçükmüş. Kaç kardeşsiniz?" Yutkundum. Bir yıl önce bu soruyu bana sorsa iki bile demezdim çünkü ablama çok kırgındım. Şimdi ise garip bir mutlulukla cevap verebiliyordum.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin