hannegurler

Nereden anlatmaya başlayayım Jülide? Kelimelerin kifayet etmeyeceğini bile bile söze girmek kadar elem verici ne olabilir? Insan sonu kötü biten bir hikayeyi anlatmaya nereden başlayacağını bilemiyor, sen söylemiştin. Şimdi ben de aynı durumdayım. Içimdeki hararetli sıkıntıyı giderecek serin sözler peşindeyim. Hangi kelimeden medet umduysam bir jilet gibi boğazımı, dilimi paramparça etti. Ne söylesem bir yanıyla yarım kalacak biliyorum. Kendini anlatabilmek diye bir hurafe var, işimize geldiği körü körüne inanıyoruz. Bu dünyada kim kime kendini anlatabilmiş ki?

hannegurler

Dedin ki, eğer alnımıza yazılmışsa, kader kavuşturur yine bizi. Gerçekten o kadar saf mısın diye düşündüm bir an, inanıyor muydun sahiden kaderin cilvesine. Sanki gökyüzünde oturup bize bakıyormuş. Sanki beş parmağı varmış da piyon gibi sürüyormuş bizi. Sanki bizim seçimlerimiz değilmiş gibi. Kim öğretti sana bunu söyle kim kandırdı seni, sana bir kalp verilmiş bir de akıl ama sen değilsin kullanacak olan, kendi eylemlerin değil  başına gelecekleri belirleyen. Avaz avaz haykırasım var; "herşey bizim elimizde aptal! Kavuşmak sadece bizim elimizde".Oysa susmuş oturuyorum, titrek dudaklarımla gülümsüyorum, düşünceli. Ne hazin değil mi? Sen her şeyi böyle apaçık görürken karşıdakinin görmemesi.

hannegurler

Ona da üzülüyorum .
          Bu vücutla fırlatılmış bu dünyaya...
          Çok genç ama belki de ruhu bin yaşında,
          Karalar kesmiş ayaklarını.
          Gözlerinde de sonbahar var.
          Üstelik bunlar güzelliğinden de hiçbir şey götürmemiş.
          

hannegurler

Pusulalar işlemiyor artık 
          Yıldızlar yol göstermiyor
          Rüzgar bile ihanet etti bize
          Bir saçların vardı deli divane olduğumuz
          Bir saçların vardı
          Bir saçların vardı
          Alnına düşerdi akşamları
          Hiç değilse yaşadığımızı bilirdik hayal meyal
          Nefes aldığımızı
          Insan olduğumuzu bilirdik
          Saçların bizi kurtarırdı düştüğümüz girdaplardan
          Bizi bir derinlerden yer yüzüne çıkarırdı
          Her telinde mevsimleri seyrettiğimiz
          Varlığını en büyük mutluluk bildiğimiz
          Bir saçların vardı
          Bir saçların vardı deli divane olduğumuz
          

hannegurler

Hani denizin insani deli eden o maviliği 
          Nerde o güneş parıltıları nerde?
          Göremiyorum ama duyuyorum
          Yaklaşan fırtına sen olmalısın
          Bu rüzgar senin hayallerin olmalı
          Senin ümitlerin
          Senin arzuların olmalı
          Bütün karanlıklara razıyım
          Yalnız uzaklarda, çok uzaklarda
          Bir gemici feneri yanmalı 
          

hannegurler

Bir yere yaklaşıyoruz
          Kulağıma sesler geliyor
          Bir gemi demir alıyor olmalı
          Belki bir adam ölüyor
          Ne biliyorsun
          Belki de bir sona yaklaşıyoruz
          Yum gözlerini
          Her şeyi zamana bırak
          Yum gözlerini nasılsa akşam olacak