Necmettin.

Ben karanlığın şekil değiştiren korkunç efendisi Aku'ydum fakat her şey ateş ulusunun saldırmasıyla değişti. Ateş ulusu tüm paramı aldıktan sonra akciğer kanserine yakalanıp torbacı oldum. Ardından Karagöz adlı arkadaşım yaptığım işi "tornacı" olarak anladığında bu işin bana daha uygun olduğuna karar vererek pembe bir tavşanın yanında işe başladım. Bu adamı ne kadar sevsem de mavi bir kedi olan ve sakız kokan oğlunu pek sevmezdim. Zaten gün geçtikçe de bütün işleri bana kilitlemeye başladılar ben de turuncu renkteki, radyoaktif mutasyona uğramış balıklarını çaldım, oradan kaçtım ve eski dostum Gökkuşağı Atı'nın üstünde seyahate başladım. 
Gökkuşağı Atı bana olağanüstü canlıların yaşadığı memleketini anlattı. Oraya gitmek istiyordum ama sonrasında orada yamuk çeneli kurtadamların, azgın vampirlerden birini öldürdüğünü, bu yüzden aralarında savaş çıktığını öğrendim ve bundan vazgeçtim. Zaten sonrasında da zombiler de işe karışmış. Savaş sona erdikten sonra "Adana" adını verdikleri yere uğramak istiyordum.
Gökkuşağı Atı'nın sırtından bir sebebten ötürü düştüm. Duyduğum son şey "shinra tensei" idi. Gözlerimi açtığımda kafası havuç kadar kızıl, gözleri ise kırmızı soğan kadar mor(!) bir emoyla karşılaştım. "Sonunda seni buldum Kyuubi!" diyerek turuncu balığımı benden aldı.
Biraz yürüdükten sonra pembe saçlı ateş saçan bir adamla karşılaştım. Selam verdim. "Demeeğğ" diye bağırarak kızıl bir enerji yaymaya başladı. Dost olduğumu söylemeye çalışırken "Loncam len mq arkadaşlarım len mq power up len mq" demeye başladı. Ben de boynundaki koca memeli kızları kendine çeken fuları çalıp kaçtım. Ben kaçana kadar 87787887 kere power up aldı diye hatırlıyorum.
Şuan internet kafeden yazıyorum. Koca memeli kızları çeken fularımı GirlsWithThreeHeads.com adlı siteden satışa çıkardım ve sadece 35¢. Çünkü çenekıran alacağım.