<<Yeşile Vurgun>> İleriki bölümden alıntı 2
"Geçen gece “Körlük”ü bitirdim. Saramago’nun dili resmen içimi kazıdı. İnsan karanlığa gerçekten alışıyor galiba..."
"O kitabı okuduğumda günlerce sessiz kaldım. Herkes bir şeyler söylüyordu ama ben sadece “biz böyle miyiz gerçekten?” diye düşünüyordum."
"Aynı his... Sanki o körlük sadece kitapta değil, bizde de var. Görüyoruz ama hiçbir şeyi gerçekten görmüyoruz."
"Ben de o yüzden kitap okuyorum zaten. Gerçekten bir şeyi görebilmek için. Bir cümle bazen bütün aynaları kırıyor içinde..."
"Biliyor musun, senin kitaplara yaklaşımın beni hep büyüledi. Sen bir romanı sadece okumuyorsun, içine girip orada yaşıyorsun gibi."
"Çünkü bazen kelimeler, insanlardan daha dürüst. Bir karakterin yalanını bile daha samimi buluyorum bazı bakışlardan."
"O yüzden senin kitap önerilerini hep ciddiye alıyorum. Mesela “Sineklerin Tanrısı”nı ilk senden duymuştum. Okuduktan sonra günlerce insan doğasını düşündüm. Sonra düşündüm... Seni düşündüm."
"Beni mi?"
"Evet. O çocukların içindeki karanlığı fark ettiğin gibi, insanların içindeki güzelliği de fark ediyorsun ya... Belki de bu yüzden o kadar çok kitap okuyorsun. İnsanlar kırmasın diye, karakterlerle arkadaş oluyorsun."
"Belki de. Çünkü bir kitap beni asla yarım bırakmaz. Bir insan gibi gitmez mesela. Son sayfada bile seni sarar....Ama sen hariç."
"Ben?"
"Sen gittin ama bir cümle gibi geri geldin. Yarım kaldığımız yerden, yeniden okunacak bir hikâyeye döndük sanki."
"O zaman belki bu sefer, birlikte yazılan bir kitap oluruz. Karakterler biziz."