holdontillmay

ve fark ettim ki, ben herkese gider gibi sarılmıştım. göğsünü göğsüme bastırıp kalp ritmini hissedecek kadar bir içtenlikten korkmuştum hep. vücudum ayrı, kalbim kafesinde kalmıştı sarılırken. zaten ben her güzel şeyi bir nebze gider gibi yapardım. mutlak bir işkence gibiydim.

holdontillmay

ve fark ettim ki, ben herkese gider gibi sarılmıştım. göğsünü göğsüme bastırıp kalp ritmini hissedecek kadar bir içtenlikten korkmuştum hep. vücudum ayrı, kalbim kafesinde kalmıştı sarılırken. zaten ben her güzel şeyi bir nebze gider gibi yapardım. mutlak bir işkence gibiydim.

holdontillmay

son vapur. güvertenin ön tarafındayız. yakınımızda kimseler yok. başlarımız birbirine dayalı. rüzgar onun saçlarını benimkilerine, teninin kokusunu denizinkine karıştırıyor. gözlerim kapalı. iki eli de avuçlarımda. sıkıyorum. başını hafifçe çekiyor ve yan bakışlarıyla gözlerimi arayarak gülümsüyor. yüzünde; müşterek bir rüya anının dalgınlık izleri yerine, ağır düşüncelerden gelen bir dehşet intibaı var. bir korku sarayının simsiyah koridorlarında dolaşan yalnız ve mahpus bir kraliçe gibi gözleri karanlığı emiyor, büsbütün irileşiyor ve güzelleşiyor. ben onun münzevi kalbine uzaklardan seslenmek için, kulaklarının içine en güzel hislerimi fısıldıyorum. sonra dudaklarımı yanaklarının üstüne koyuyorum. yüzü yanıyor, o kadar yanıyor ki, biraz sonra kül olup dağılmasından korkuyorum. sonra ince bir ıslaklık. hafif bir titreme. gözlerinin içine bakıyorum. karanlık; ve soruyorum:
          -ağlıyor musun?
          gözlerini yumuyor.

holdontillmay

holdontillmay

bütün mektupları unut frida. bazı gerçekler vardır, bıçağın ucu kadar sıcak. gitmek istediğimiz yerler vardır, gömülmek istediğimiz şarkılar. oysa dürüst bir hayat için yaşlanıyor herkes. ve anılar, adresi silinmiş evlerde saklanıyor. belki unutmayı beceremiyoruz frida, aklımızda hep eski sözlerin yüklü. neye dokunsak, orası çamurlu gece. nereye baksak, oradan bir rüzgar geliyor yüzümüze. çürümek de böyle bir şey frida. eşyalar yalnızlaşır, kapanır kapılar ve tavan batar tenimize. cıvıl cıvıl günlerin rüyası giriyor uykumuza. saçlarınla konuşuyoruz, biraz gül kokuyor. ama daha çok kül, durmadan.
Reply

holdontillmay

ㅤㅤㅤㅤ

holdontillmay

çalışmayan bir aleti kapatıp açmak gibi
            beni de her gece kapatıp kapatıp
            her sabah açan yeryüzü
            sanki dünyaya gelmedim de
            olmayan bir yerde
            olmayan birine bakıp bakıp çıktım ben
            
            düşersem kendim düşerim diye
            hem güzel uçtum
            hem muazzam düştüm
            
            sağ
            salim
            sensiz ve ayaküstü
            
            artık insan bana iyi gelmiyor
            artık insan bize iyi gelmiyor diyerek
            beraber havalandığımız göğü
            tek başına ve hiçbir yere değmeden düşmek
            düşmek nefisti sevgilim
            
            yere ilk indiğimde
            bir ağacı sallar gibi salladılar beni
            yere ilk indiğimde
            şimdi ben neyin yanındayım dedim
            ne benim yanımda
Reply

holdontillmay

nefis bir hevesle
            başka neresine gider
            başka nereme gidebilirim ki deyip 
            göğsümdeki kazı alanına gittiğim o gün
            yerdeydi her şey
            yerdeydi herkes
            üzerini örtüp sen uyu dedim
            sen uyu
            
            ben bu yerde biraz daha bağdaş kurup
            
            sen uyu
            
            ben biraz artık hiç uyumayacağım
Reply

holdontillmay

ve say ki
            bütün şiirler gözlerini
            bütün şarkılar saçlarını söylemedi
            hele nihavent
            hele buselik hiç geçmedi fikrimden
            ve hiç gitmedi
            bir topak kan gibi adın
            içimin nehirlerinden
            evet yangın
            evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
            evet kaybetmenin o zehirli buğusu
            evet nisyan
            evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
            sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
            bu sevda biraz nadan
            biraz da hıçkırık tadı
            pencere önü menekşelerinde her akşam
Reply