bizedemialtan

kuytu bir tesiste, bayat çay ve sigara eşliğinde
          	aslında varacağım yerin de çare olmayacağını
          	idrak ettiğim yalnız yolculuk hissi var
          	üzerimde. hem de epeydir.

bizedemialtan

son birkaç gündür güneşi göremiyorum bile. on beş
          saat filan uyuyorum. elimden gelse yıllarca uyurum.
          hatta hiç uyanmam. çünkü sadece uyurken bir şey
          düşünmüyorum. sadece uyurken kafamın bi
          köşesinde duran intihar kokusu yerini tarçın
          parçacıklarına bırakıyor. yaşamak için bütün enerjimi erken yaşta kullanmışım gibi. her şeye hevesim kırılmış gibi. az önce bir şeyler atıştırayım diye mutfağa girdim. çay koydum, bi sigara yaktım.
          balkona çıktım, sigaram bitti. yatağa geri döndüm.
          çay da kaldı öyle. sanki ben yedi yaşındayken allah
          beni bi işe koymuş. o günden beri kendi kendimi yitip bitirmekle meşgulüm. biliyor musunuz bizim evimiz beşinci katta. ne alaka diyebilirsiniz ama bugün okuduğum birhan keskinin kitabında şöyle bir
          cümleye rastladım. "ve neden cinnet beşinci
          kattayken yakalar ki insanı?"
          nasıl olacak bilmiyorum..
          

bizedemialtan

Selamün aleyküm arkadaşlar. günlerdir yorgunluktan stresten gerginlikten yoğunluktan kafamı kaldıramıyorum. böyle beni sakinleştirecek saçma sapan bitki çayı filan öneren var mı? ya da böyle sik sik evrene pozitif mesaj göndermesini bilen? astroloji retro metro ne kadar yarak kürek bir şey varsa bunlarla kafayı bozmuş biri var mı aranızda? olum çok kötüyüm ya şu enerji taş maş işlerine inanan da olur.

bizedemialtan

Sürekli olarak ne iş yaptığımı soranlar oluyor.(2kişi) ben özel bir şirkette herhangi bir şeyi temsilen bulunuyorum.yani sabah kalkıp işe geliyorum ve bir şeyleri temsil ediyorum.bu şeyler elbette değişebiliyor.çünkü birilerinin orda bulunması gerekiyor.ben olmasam orada hiç kimse olmayacak.işimin öyle çok bir zorluğu yok ama elbette her işin kötü tarafları vardır.mesela bana sorsalardı açıkçası bulunmak istemezdim.gerçi ben bi sekiz dokuz sene önce kayboldum.öyle şehir veya bir adreste değil, genel bir kayboluştu benimkisi.chuck palahniuk'un gösteri peygamberi kitabında şöyle bir cümle vardı.insan en çok kaybolduğunda bulabiliyor kendisini.neyse işte çalışıyorum yani.yaşamak için,insan olduğumu hatırlamak ve kesmemek için kendimi.

bizedemialtan

Taşradan yükselen arsız bir çığlıktın sen hafif kaşar kız. baş kaldırdın örf ve ananelere ve yere çaldın babanın öğrettiği ahlakı. sokakta sigara içmeyi özgürlük, bira içip klozete kusmayı marjinallik sandın. otel odalarında uyandın annene yurttayım diyerek. tek gecelik ilişkiler seni üzse de devam ettin  isteyerek. peki ne kadar aldın daha fazla ortama girmek için babana harç parası diyerek? seni bugün gördüm. Kadıköydeki leş bir barda verdiğin numaradan arıyorum seni. mamafih ulaşılamıyor aradığım kişiye. demek ki köyüne döndü deyip ağlıyorum ümitsizce...