bbesiktas

yangın, yanmamış evlerde konuşulmaz.

bbesiktas

balkonda otururken,uzun süredir her şeyi değiştirmeye,düzeltmeye,iyileştirmeye ve elimde tutmaya çalışmaktan yorulduğumu fark ettim. boşluğa uzun uzun baktıran bir yorgunluk bu. artık ne olacaksa olsun,halledemedim çünkü.

bbesiktas

ben o mezarın başına geldim. o toprağa dokundum. o çiçekleri suladım. ben o mezarın başında diz çöktüm. keşke yer değiştirseydik dedim. o yaşasaydı, o toprağın altındaki ben olsaydım dedim. gözlerim kıpkırmızı gezdim kaç gece. eve girmek bile istemedim hiç. eve sığamadım, sokaklara sığamadım, şehre sığamadım. ben senden sonra bu dünyaya sığamadım. 

bbesiktas

gözyaşlarım artık akmıyor biliyor musun? aslında bu ürkütücü biraz. ağlamak istediğim her an sanki gözyaşlarım içimden akıyor, gözlerimden akmıyor. bir gün aslında hiç kızamayacağım bir şeye saatlerce kızıp ağlıyorum. o zaman anlıyorum ki ben içimde biriktirdiklerimi döküyorum. hıçkırıklarım boğazımda düğümleniyor çoğu zaman. söylesene ne zaman kurtulurum bundan? iyi değilim.

bbesiktas

fazlasıyla yorgun hissediyorum, dinmeyen baş ağrılarım, bitmeyen ruh sancıları, uykuya olan hasretim, her an her şeye dolan gözlerim ve başımı öne eğişlerim, kesik kesik nefeslerim, sahte gülümsemelerim. en ufak şeyde titreyen sesim, dudaklarım. ben galiba sağlam yıkıldım.