“En küçük bir sığınağı, başını sokacak bir yeri yok. İşte bu nedenle, bizim korunduğumuz her şeyle o burun buruna. Tıpkı giyiniklerin arasında çıplak gibi. Söylediği, olduğu ve yaşadığı hiçbir şey gerçek bile değil. Esasen, ona hayatı sürdürme konusunda yardımcı olabilecek bütün malzemeden yoksun, sınırlı bir varoluş bu; güzellikte ya da sefalette, fark etmez. Üstelik çilekeşliği kahramanlıktan alabildiğine uzak - ve işte tam da bu nedenle bir o kadar büyük ve yüce. Her “kahramanlık”, yalan ve korkaklıktır. O ise, çilekeşliğini amaca giden yolda araç olarak kullanan bir insan değil, korkunç öngörüsü, saflığı ve uzlaşma konusundaki yeteneksizliğiyle çilekeşliğe mahkûm edilmiş bir insan…”