Description
Hayatın bizlere ne vereceği, ve karşılığında nelerden fedakarlık etmemizi isteyeceği hiç belli değildir, değil mi? Yedi yaşındaki Sultan, fırtınalı gecelerden korkmazken, bir gece aklını yitirecek kadar korkmuştu... Sabah ezanları okunurken; güvendiği kollara kavuşmak için terlikler ile kapıdan çıkmış, yüreği göğsünden çıkacak kadar hızlıca koşmuştu. "Sır" diyebildi sadece o kollara, bir sır görmüştü. Ve bu sırrı asla ailesine ifşa etmemişti. Sultan, o güvendiği kollarda öyle bir yetişti ki, korkusuz ve deli cesareti olan bir kız olmuştu. O "sır" yüzünden hayatına kimseleri alamamıştı. Fakat kader çarkı dönmeye başlamıştı. Zor bir hayatı vardı ama güçlüydü. Peki daha fazla güç emrine sunulsa, olmaz mıydı? Hastanede gerçekleşen bir hasta ziyareti sırasında, yosun gözlü bir çocuğa acilen kan lazım olmuştu. Peki bu kan, kızımızın kanı olabilir miydi? "Kızım, adını öğrenebilir miyim?" Karşısındaki sert görünüşlü adam, sakin bir halde sormuştu sorusunu. "Sultan." diye fısıldadı, genç kız. Adam cebinden çıkardığı kartı, kıza uzattı. "Üç gün sonra, beni muhakkak ara kızım. Sana bir dünya sunacağım. Sana ant olsun kızım, Sultanlar bile önünde saygıyla eğilecekler." Sultan; O, erkeklerden nefret ediyor. O, intikam için gün sayıyor. O, güce aşık. O... Sultan ÇOLAK O... Sultan ARHAN O... SULTAN ARHAN KARATAŞ O, yer altı dünyasının Sultanı; Acımasız, belki biraz tehlikeli, birazda gizemli... Peki, ettiği yeminleri ne kadar tutabilecek? "Eğer ki ben kedi olsaydım, o fare olurdu. Ben onunla oyun oynamak yerine, kalktım ona aşık oldum."
∞Tanıtım∞
