Description
Avucunu kesen cam kırıklarına aldırış etmeden Kaya, kapıya yasladığı kadının gözlerine geçirmiş olduğu heyecandan dolayı kalbi boğazındaymış gibi bakıyordu. Rahatsızca hızlı-hızlı nefes alırken, daha fazla kendine hakim olamayarak sağ elini Enderin beline sıkmak için kullanarak, yaralı olan sol elini de duvara dayamıştı. Duvardan süzülen kan eşliğinde dudaklarını kadınınkilere yaklaştırarak nefesini değdirmeye çalışıyordu. "Tüm bunların bir oyun olduğunu duymak istiyorum senden. Bana doğruyu söyle Ender!" "Beni terkedip giden sensin ve bana böyle bir şey sormaya hakkın olmadığını da çok iyi biliyorsun! " "İntikamın ağır bastı değil mi?" "Ben sen değilim! Bir intikam uğuruna beni düğüne ramak kala terkeden sensin!" "Seviyorsun beni hâlâ...her halinden belli..." "Asıl sen beni hâlâ unutamadın..." Fısıldar gibi konuşuyordu ikiside ve bir-birlerine kendilerini istemsizce bastırıyorlardı. "Çok çalıştım....ama sen bile isteğe yaptın her şeyi!" Kadının boynunu koklayarak, belini daha da sıktı Kaya ve söyledikleriyle beraber kadından gelen yanıtla öfke patlaması yaşadı. "Az daha sabr et. Yarın Yiğitin bal ayına gidişinden sadece yarım saat sonra bende gideceğim. Sevgilimle birlikte hemde!" "Sevgilin, öyle mi?"diye sorduğunda Kaya, sırıtarak yanıt veren ve sadece "hı hı" demekle yetinen kadının dudaklarını kavradı. Hâlâ kanayan elini kadının beline getirirken, kadının belinde duran elini de onun kafasının ardına yerleştirdi. Anında adama karışlık verdi Ender ve ellerini adamın yüzüne yerleştirdi. Krem renkli elbisenin kana bulaştığını anladığında ise kendini geri çekerek sinirle adama baktı. "Elbisem mahv oldu!" "Düğünün başlamasına ne kadar kaldı?" "Başladı sayılır." "Burası senin odan,değiştir istersen." "Çık! " Olumsuzca kafasını yellerken Kaya tekrardan dudaklarını buluşturdu..