Start Reading
Description
Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız, diyordu Arthur Schopenhauer. Kartları ben dağıtmış, geri çekilmiş ve elime umutsuzca bakarken aylar geçirmiştim. Bu son el değildi ama oyun o kadar kötü gidiyordu ki, artık masadan kalkma zamanı bile gelmiş olabilirdi. Ama kader, beni o masada tuttu. Çünkü oyunun kazananını kartları dağıtan değil, kader belirlerdi. Bir platonik olarak öğrendiğim en önemli şey de buydu: Sana gelecek olanı kırk duvar olsa durduramazdı ama gelmeyecek olana da kırk at versen bir adım yol almazdı.
0.1
Continue Reading on Wattpad