Description
Gece vakti uçsuz bucaksız bir dağda yürüyordum. Hava çok soğuktu ve iliklerime kadar titriyordum. Üzerime baktığımda uzun kollu, incecik ve bembeyaz bir elbisenin içindeydim. Çıplak ayaklarla yürüdüm yürüdüm ve tepeleri aştım. Burnuma bir koku doldu ve gözlerimi kapattım. Sanki tanıdık bir kokuydu, hatta çok tanıdık. Ama bu sefer biraz da barut kokuyordu sanki. Başım döndü, sonra tekrar ve tekrar. Gözlerimi açamıyordum. Birden yine çok tanıdık olan bir ses duydum. "Melek!" Gözlerimi açabilmiştim bu sefer. Aynı sesi bir daha işittim. "Melek!" Bu sefer daha güçlü olan sesin arkamdan geldiğini anlayabilmiştim. Karşı tepede bir adam vardı. Dev gibi gözüküyordu. Simsiyah kıyafetler içerisindeydi. Hatta yüzünde bir de siyah peçesi vardı. Sadece gözleri dışarıdaydı. Karşı tepede olmasına rağmen sanki dibimdeymiş gibi görüyordum o gözleri. Kehribar. Kehribardan yapılma gözleri vardı. Kurtları andıran gözleriyle ta gözlerimin içine bakıyordu. Bir elini kaldırmış bana uzatıyordu. Ama ben ona yetişemeyecek kadar uzaktaydım. Deniyordum ama yetişemiyordum. Aramızda uçurumlar vardı sanki. Sonra birden kulaklarımı sağır edecek bir ses işittim. Gözlerimin önünde tüm vücudu parçalara ayrılmıştı! Ah hayır! Hayır! Hayır! "HAYIR!" "Rabb'im sen hayra vesile kıl!" dedim elimle kalbime bastırırken. ------ Asker kurgularına ölüp bitenleri içeri alalım bakalım! Zira yazarınız da öyle... ------- #1 Gökbörü -29 Ocak 2021- #1 Doktor - 1 Ekim 2021 - #1 Sevdalı -13 Aralık 2021-
ÖNSÖZ
