Description
Bağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... (Can Yücel) Azra'nın suçu sadece sevmekti. Sadece sevmek. O sevdiği için herşeyi yapanlardandı. Hatta bu şiirde ki gibi çok bağlanmıştı, hem de çok. Bunun için de, sırf Mert istedi diye herşeyi yapmıştı. Neredeyse okuluna aykırı bütün suçları. Ama Mert, onu hiç bir zaman sevmemişti. Azra'ya, okuldan geçebilmek için ve parası için katlanmıştı sadece. Ama Azra ona olan sevgisi yüzünden Mert'in içindeki kötülüğü bir türlü görememişti. Ta ki okulun mezuniyet partisinin olacağı gün. İşte o gün Azra onun gerçek yüzünü görür. Ve ondan intikam almaya karar verir.