Neden öyle sessiz duruyorsun öyle? Şarkın mı tükendi dersin, biten günle, Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber? Çığlıklar, içinde can verdiği bu an, N'olur, gözlerine geceler dolmadan, Bana altın gibi bakışlarını ver... -Cahit Sıtkı Tarancı

"Benimsin demiştim, ben de senin, Renkli Rüyalar Oteli'nde..." 011219

ben, jeon jeongguk'u seven bir adamdım. kim taehyung, biricik aşkını ve ona iltifaden yazmış olduğu şiirlerini seven bir adamdı.

jeon jeongguk, yeni shibari eğitmeni olan kim taehyung'a ilgi duymaya başlamıştı. bdsm - shibari text - düzyazı

"heyecandan kıpırdanıp durman gereken dakikalara erişiyoruz, sen ise ağzın kapalı şekilde yerde çömelmiş hâldesin, canım," durdu, bakışlarımız kesişti. tek fark, onun parmakları arasında kalan kolum, odamızın hemen uç bölümünde kalan boy aynasına doğru çekiştirilen bedenim. "jeon, mahvolacaksın. ellerimin altında, ağlak bir bebek gibi."

dudaklarım mühürlü, parmaklarım sana bir mektup yazmamak için adeta ortadan ikiye kırılmış ve saatin üç olmasına on yedi dakika var.

"Bu can içimde kuştur, kunâla. Seni görünce titrer."

"Jeongguk, Fransızca öğretmeni Kim Taehyung'un dersinden sonra kendini çekmek zorunda kalıyordu." - oneshot

Jeon Jungkook, ailesiyle yaz tatili için geldiği evde garip şeyler yaşamaya başlar. Korku, gizem, gerilim dolu bir mini fic. Başlangıç tarihi: 30.07.2022 Bitiş tarihi: 27.08.2022

İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir. Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.