Bazı hikâyeler vardır ki yazılmaz; yaşanır ve kalır... Onlar ne zaman tamamen unutulduğumuzu sandığımız bir anda, sessiz bir fısıltı gibi geri döner. Bu hikâye, kaybolmuş bir sesin, görülmeyen bir bakışın ve unutulmuş bir adımın izini sürer. Kimsenin duymadığı duaların, karanlıkta kaybolmuş umutların yankısıdır. Onun bir ismi yoktu... Çünkü bu hikâye yalnızca bir kişiye değil; ismi anılmayan, sesi susturulan, yok sayılan tüm masumlara adandı. Bu bir kayıp değil; binlerce kaybın, taşınması imkânsız bir ağırlığın hikâyesi... Her adımda görünmeyen yükleri, her satırda unutulmuş hikâyeleri omuzlarınızda hissedeceksiniz. Ve belki de, her kelimede içinizde yankılanan bir boşluk, tarifi olmayan bir sızı kalacak. Bazı acılar kelimelere sığmaz. Bazı gerçekler zamanla silinmez. Bazı yaralar asla iyileşmez. Bazı sessizlikler bir ömür sürer. Bu kitap, susturulmuş seslerin, unutulmuş ruhların ve adı anılmayan küçük kalplerin sesi olmak için yazıldı. Şimdi, sessizliğe kulak verin. Çünkü belki siz de, karanlığın içinden yükselen o kırık sesi duyabilirsiniz: "Benide hatırladığın için teşekkürler..." Not: Bu hikayenin tüm hakları bana aittir. Emek hırsızlığı karşısında kanuni haklara sahip olduğumu biliniz. Çalıntı veya emek hırsızlığı yapılması durumunda yasal işlemleri başlatmaktan çekinmem.

Bazı hikâyeler, daha ilk adımda kalbinizi sızlatır. Diana Moretti, başına buyruk, kuralları yıkmayı seven, özgür ruhlu bir kız. Daniel Valinti ise kuralların hüküm sürdüğü, soğuk ve mükemmel bir dünyadan gelen tehlikeli bir zekâ. Onların dünyaları lise koridorlarında çarpıştığında, ortaya çıkan kıvılcımlar hem nefretle hem de karşı konulmaz bir çekimle parlıyor. Diana ve Daniel'in nefret etmek için yüzlerce nedeni var: geçmişte yaşanan yaralar, bastırılmış sırlar ve birbirlerine tamamen zıt kişilikleri. Ama ya bu nefret, en derin arzuları gizleyen bir maskeyse? Ya nefretin ardında, daha önce asla tanımadıkları bir duygu yatıyorsa? Lise yıllarının karmaşası, Diana'nın inatçılığı ve Daniel'in acımasız zekâsıyla birleştiğinde, hikâyeleri sıradan bir çekişmeden çok daha fazlasına dönüşüyor. Gün geçtikçe aralarındaki çatışma daha da alevleniyor. Ancak kaderin oyunları her zaman beklenmedik sonuçlar doğurur. Onların hikâyesi sadece nefretin değil, kayıpların, pişmanlıkların ve inatla büyüyen bir aşkın da hikâyesi. Kırık Yıllar, sizi lise koridorlarının karmaşasına, kırılan hayallerin ve yeniden doğan umutların içine çekerken, unutulmaz bir aşk ve nefret hikâyesi anlatıyor. Bu hikâye, hem kalbinizi yakacak hem de zihninizde uzun süre yer edecek. Not: Bu hikayenin tüm hakları bana aittir. Emek hırsızlığı karşısında kanuni haklara sahip olduğumu biliniz. Çalıntı veya emek hırsızlığı yapılması durumunda yasal işlemleri başlatmaktan çekinmem.

TAMAMLANDI✍ "Ne süslü, rengarenk bir hayat hikayesi ne de sevgi dolu bir mutluluk masalıydı. Bu, iki yaralı ruhun, yaralarını sarma çabasının hikayesiydi." "Son 3 gün. Hayatımın kalan son zamanıydı. Ben ölümü beklerken, o bana yaşamayı öğretti. Hayattan tamamen çekilmek için sabırsızlanırken, bana 3 günün nasıl 3 saniye gibi hızla akabileceğini gösterdi. İşkence gibi gördüğüm bu hayatın aslında mutluluğa da yer açabileceğini öğretti. Birini, hayatımın anlamı yapmayı ve bir başkasının da yaşama sebebi olmayı... Kanayan bir yarayı, iyileştiremese bile sarmayı öğretti. Ve bunların hepsini sadece son 3 günde." İki yabancı insan, birbirinden çok farklı hayatlar ve hayatlarının yalnızca son 3 gününü anlatan bir hikaye... Onları acıları, yaşadıkları ve kısacık hayatları birleştiriyordu. Sen de hayatının anlamını bulmaya, onların acılarını, yaşamlarını ve son 3 günlerini okumaya hazır mısın? Not: Bu hikayenin tüm hakları bana aittir. Emek hırsızlığı karşısında kanuni haklara sahip olduğumu biliniz. Çalıntı veya emek hırsızlığı yapılması durumunda yasal işlemleri başlatmaktan çekinmem.